TÜRKİYE NEDEN GAMBARİ SÜRECİNE KARŞI |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Bir müddettir Papadopulos ve başta Markulli olmak üzere tüm avenesi, Türkiye’nin Gambari sürecine karşı olduğunu yaymaya çalışıyor.
Her demeçte, her beyanda bu savı tekrar tekrar irdeliyorlar ve kendi halkı ile birlikte Kıbrıs konusu ile ilgili diğer kişilerin de aklına sokmak istiyorlar.
Aslında bu iddianın içinde doğruluk payı da yok değil.
Son gelişmeler hiçte Papadopulos’un hoşuna gidecek türde değil.
Papadopulos’un “Üniter Rum devleti” kurmak hayali ve Türkiye’nin zayıf bir anını yakalayıp “Üniter Rum devleti”ni kurana kadar “Kıbrıs’ın uluslararası tanınmış devleti” olarak kalmak planları suya düşmek üzere.
Doğrusu suya düştü bile.
43 sene bu zokayı dünyaya yutturdular ama artık bu oyunun da sonu geldi.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın 5 Eylülde Papadopulos ile yaptığı toplantıda önerdiği “Gerçekçi ve uygulanabilir bir çalışma programının hazırlanması ve Kıbrıs sorununun 2008 içinde çözülmesi” fikrini Papadopulos kabul etmese de BM, AB, ABD ve Türkiye’nin uygun gördüğü kesin.
Şimdi artık ortada sadece ve sadece iki seçenek var. Her ikisi de Papadopulos’un işine gelmiyor.
Birincisi; 17 Şubat 2008’de Rum tarafından yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra BM’nin görüşmelerin başlaması için yeni bir girişimde bulunacağı ve Papadopulos’un tüm itirazlarına rağmen başlatılacak olan görüşmelerde de “Hakem” ve “Zaman sınırlaması”nın olacağı seçenek.
Papadopulos için kaçış yollarının tümü tıkalı bu süreçte. Zamanı uzatıp, istediği kadar ve istediği zamana kadar “Kıbrıs’ın uluslararası tanınmış devleti” rolünü oynamayacak bu seçenek altında.
İkincisi ise; Avrupa Birliği içinde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum devletlerini birleştirmek planı.
Bu palan göre, BM’nin ortaya koyduğu çözüm planında birleşme olmuyorsa, her iki halkın önce ayrılması, kendi bağımsız devletlerini kurmaları ve sonra da AB bünyesinde birleşmeleri öngörülüyor. Örnek olarak da Çekler ve Slovaklar gösteriliyor.
Aslında Kosova ve Sırbistan’da aynı yolun yolcusu. Bu nedenle de Kosova şimdi korkulu bir rüya gibi Rumların önünde duruyor.
Kosova için 10 Aralık son gün.
Eğer 10 Aralık’ta Kosova’nın bağımsızlığı kabul edilirse, Sırplara verilen sözlere göre Sırplar da AB’ye alınacak. Ve birleşme, yani korkusuz, kansız ve tavizsiz birleşme, AB çatısı altında olacak.
Son aylardaki gelişmelere bakılırsa, artık Türkiye’ye eskisi kadar ABD’den ve AB’den Kıbrıs konusunda baskı olmadığı görülmektedir. Bu da AB içinde birleşme fikrinin uluslararası topluluk tarafından kabul edilebilir bir olasılık olarak kabul edildiğini ortaya koymaktadır.
Bu nedenle de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı bu son aylar içinde Papadopulos, büyük bir manevra yaparak ortaya koyduğu yeni Kıbrıs stratejisi ile Kıbrıs konusunu AB içinden çekip çıkarıp BM içine ve de özellikle de Gambari süreci içine çekmeye çalışmakta.
Yıllardır, Kıbrıs konusunu BM gündeminden düşürüp, AB içine çekmeye çalışan ve bunun için de, AB’ye yalan söylemek, yalan vaatlerde bulunmak, AB’ye girmek için Annan Planını kabul edecekleri yalanını gözünü kırpmadan söyleyip yaymak gibi her türlü Bizans entrikasını çevirmekten kaçınmayan Papadopulos, bir anda Kıbrıs konusunu AB içine taşımak fikrinden vazgeçip, dört elle BM’de ve özellikle de Gambari süreci içine çözülmesine sarıldı.
Niye Gambari sürecine sarıldı.
Zaten konunun püf noktası da bu süreç.
Papadopulos’un, BM’nin hakemli ve zaman kısıtlamalı görüşmeler yapılarak Kıbrıs sorununun çözülmesi planının işlerlik kazanamaması durumunda devreye girecek olan AB’nin iki ayrı devlet kurulması planından yegane kaçış yolu, Gambari sürecinin içinde yatıyor.
8 Temmuz 2006 tarihli “Gambari Süreci” veya benim tabirimle “Gambari Oldu-Bittisi” içinde 5 maddelik İlkeler dizisi ve 2 tane de karar var.
İlkeler dizisi içindeki 5 madde ve ilave edilen 2 karar da yusyuvarlak cümlelerle yazılmış. Nereye çekersen oraya gidiyor ve ne kadar çekersen o kadar uzuyor.
Gambari Süreci içinde Kıbrıs’ta çözüm için ne zaman kısıtlaması var ve ne de hakem gözetimi. Kıbrıs sorununa çözüm elli sene de sürebilir yüzelli de.
Bu nedenle Papadopulos, 5 Eylül 2007 görüşmesinde CB Mehmet Ali Talat’ın “Çalışma programı hazırlansın ve Kıbrıs sorununu 2008 içinde çözülsün” önerisine karşı çıktı.
Papadopulos’un niyeti Kıbrıs sorununu çözmek değil, Türkiye’nin zayıf bir anını yakalayıp “Üniter Rum devleti”ni kurmak ve bu süreç içinde de uluslar arası her platformda kendi fikirlerini öne sürebilmek için “Kıbrıs’ın uluslararası tanınmış devleti” olarak kalmaktır.
Bu nedenle Papadopulos Gambari sürecine sıkı sıkı sarılırken Türkiye de BM’nin Hakemli ve Zaman kısıtlamalı görüşme organize etmesini istiyor.