VETO kullanmamanın koşulu Kıbrıs’tan Türk askerinin çekilmesi |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rumların ve Yunanlıların müzakerelerin başlangıcında VETO kullanmamalarının bedeli belli oldu. Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesi.
Adadan asker çekilirse, VETO yok, çekilmezse her bir başlıkta VETO kullanılacak.
Karamanlis ve Papadopulos, şimdilik Türkiye’ye karşı veto kullanmaya sıcak bakmıyor havasındalar. Ama stratejileri yıllardır elde etmeye çalışıpta bir milim ilerleme kaydetmedikleri isteklerini bir bir ve adım adım müzakerelerin içine yerleştirmek ve Rum-Yunan tezleri için iyileştirilmiş bir müzakere çerçevesi oluşturabilmek. Rumlar son saniyeye kadar veto kartlarını öne sürerek müzakere çerçeve belgesi içine kendi lehlerine yeni bazı eklemeler yapılmasına çalışacaklar. Yunanistan da Ege sorununu çerçeve belgesine eklenmesi için bastıracak.
Bu nedenle Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Türkiye’nin müzakere çerçevesine Türk-Yunan ilişkileri, Kıbrıs sorunu ve özellikleTürk askerinin adadaki mevcudiyetine ilişkin şartlar eklemek istiyorlar. Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin 3 Ekim’de başlamasına, buna paralel olarak Türkiye’nin gümrük birliği protokolüne uymasına ilişkin Kıbrıs tezlerini hesaba kattırmayı, müzakere çerçevesinin iyileştirilmesini ve Türkiye tarafından tanıma perspektifinde ilişkilerin normalleştirilmesine bir adım olarak protokolün hayata geçirilmesi konusunda da şart eklettirmeyi planlıyorlar.
Buna ilaveten, Türkiye’nin ek protokolle birlikte yayınladığı, protokolün imzalanmasının “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni de tanıma anlamına gelmeyeceği konusunu da yabancı uzmanlara enine boyuna inceletti. Bilirkişiler yaptıkları incelemeden sonra yazdıkları raporda, beklentilerin tam aksine, söz konusu deklarasyonun AB tarafından etkisiz hale getirilmemesi durumunda, Türkiye’nin bu tek taraflı hareketinin meşru sonuçlar üreteceğine dikkat çekildi.
İngiltere dönem başkanlığı, Türk deklerasyonuna karşı şekillenecek perde gerisi tartışmalara zaman tanımak amacıyla Daimi Temsilciler Konseyi (COREPER) toplantısını önce 18 Ağustos’tan 25 Ağustos’a oradan da ayın 31’ine kaydırdı. Toplantı tarihinin kaydırılması, zaman baskısı yaratıyor ve tam da 25’lerin Dışişleri Bakanları gayrı resmi toplantısının arifesinde gerçekleşecek. AB Dış İşleri Bakanları İngiltere’nin Newport kentinde 1-2 Eylül tarihinde toplanıyor.
Beklentiler büyük değil ve müzakere çerçevesinin omurgası Avrupa Komisyonu tarafından halen hazırlanmakta ve daha da bitmedi. Ancak Rumlar ve Yunanlılar, bu aşamada Türkiye’nin, Kıbrıs gemilerini (Mart 2006’da) limanlarına kabul etme ve hava koridorlarını (Eylül 2006’da) Kıbrıs uçaklarına açma yükümlülüklerini yerine getirmesine ilişkin net cümleleri müzakere çerçevesi içine koydurmak için olağanüstü bir uğraşı veriyorlar.
Büyük bir olasılıkla 3 Ekim’de Türkiye-AB katılım müzakereleri, Türkiye, “Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti’ni” tanımadan ve tanımaya zorlanmadan başlayacak. Hiç kimse Türkiye’ye olmazsa olmaz demeyecek.
Türkiye-AB ilişkilerinin kopma noktasına gelmesi Helen planlarına ters düşüyor. Bu yüzden Yunanistan ve Rumlar “VETO”ya pek de niyetli değiller. Bu nedenle de Atina ve Lefkoşa, Türkiye-AB müzakerelerinin “formalite icabı” başlamasına ama ciddi müzakerelere de Ankara’nın ek protokolü, “Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti”ni tanıdığı anlamına gelecek şekilde fiilen uygulaması sonrası geçilmesi formülü ağırlıkta.
Şimdilik adadaki Türk askeri ile ilgili her hangi bir şey yok ama dışarı sızan bilgilere göre, Maksim’de Karamanlis ve Papadopulos arasında yapılan toplantıda, 10 maddeden oluşan bir “Türkiye’den Talep edeceklerimiz” listesi kararlaştırıldı. Toplantı sonrası yapılan ortak açıklamada bu listenin gizli tutulacağı söylendi ama Mağusa’nın ünlü kargalarının getirdiği haberlere göre, bu listedeki 1.ci madde, Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan Türk ordusu ile ilgili. Türkiye-AB müzakereleri sorunsuz ve güle oynaya başladıktan sonra masaya konacak ilk koşullardan bir tanesi, adanın kuzeyinde yani KKTC’de bulunan Türk ordusu’nun geri çekilmesi.
Benden söylemesi. Nasıl olsa bu kritik günleri hep beraber yaşayacağız… İnşallah ben söylemiştim diye yazmak zorunda kalmam…