Yakovu kayıplardan bahsedecekmiş |
Prof. Dr. Ata ATUN |
|
Rum Dışişleri Bakanı Yorgo Yakovu, gerek Başkan Papadopulos gerekse de kendisinin, kayıplar konusunu her zaman ilk sıraya koyduklarını ve Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlamasından hemen sonra “kayıplar” konusunu öncelikle masaya koyacaklarını .
Mağusa’daki kırmızı köylerden birisi olan Ksilotimbu köyünde, “Ksilotimbu kökenli kayıplar ve savaşta ölenler” anısına yaptırılan anıtın açılış töreninde konuşan Yakovu, “Türkiye’nin sadece kayıpların akıbetinin tespit edilmesini reddetmekle suçlu olmadığını, ayrıca neden olduğu acı ve üzüntülerden sorumlu olduğunu” iddia etti.
Yakovu’ya göre kayıplar sorununun çözümü, “Türkiye’nin iyi niyeti için bir gösterge” olacakmış. Yakovu’ya göre Türkiye eğer gerçekten Avrupa ülkesi olarak davranmak istiyorsa, bu büyük insancıl sorununun çözümünü önem bakımından öncelikli sıraya koyarak, fiiliyatta göstermesi gerekmekteymiş.
Buraya kadar her şey normal, Yakovu’nun söyledikleri de mantıklı imiş gibi gözüküyor ama kazın ayağı hiçte öyle değil.
Bence Sayın Yakovu, önce Makarios Druşiotis’in EOKA adlı kitabını okumalı.
Sonra da AKRİTAS planına bir göz atmalı.
1963-1974 yılları arasında acımasızca öldürdükleri savunmasız, silahsız ve Türk olmaktan başka hiçbir suçları olmayan zavallı Türkleri hatırlıyor mu? Yoksa, 1693-74 yılları arasında olanları, tarihlerinden bilinçli olarak sildikleri için unuttu mu?
Ben unutmadım. Hiçbir Kıbrıs’lı Türk de unutmadı.
Kayıplar konusunun AB masasına konmasını ben de istiyorum. Savaşta olanlar ile barış döneminde olanlar arasında küçücük bir fark var. Buna “insanlık suçu” diyorlar. Bu suç galiba sizlerin, Kıbrıs’lı Rumların sırtında.
Kayıplar konusu 1963 yılına dayanmaktadır. İddia edildiği gibi 1974’te başlamamıştır. Fakat işin ilginç yanı Rumların tarihlerinde 1963-74 arası yoktur ve sanki her yer süt limandır adada. Kıbrıs’ta 1963’te başlayan süreçte kaybolan ve akıbetleri resmen henüz belirlenmemiş olan bu kişiler, yıllardan beri “kayıplar” adıyla tarihe geçmiş olmalarına rağmen Rumlara göre yoktur böyle bir şey.
Buna rağmen gerçekleri saklamayı başarabilen Rumların 1996 yılında yaptıkları başvuruyu AİHM 10 Mayıs 2001’de karara bağladı ve kayıplar konusunda Türkiye’yi mahkum ederek, ilgili ailelere bilgi verilmesi, ayrıca varsa suçluların tespit edilip cezalandırılması ve tazminat ödenmesi ile sorunun çözüme kavuşturulmasını kararlaştırdı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) sorunun kısa sürede çözüme kavuşturulmasına ilişkin kararından sonra Türk tarafı BM’den konunun ivedilikle çözülmesini talep etti. BM Genel Sekreteri’nin son mektubuyla da kayıplar konusu süreci iyice hızlandı.
Otonom Kayıp Şahıslar Komitesi’ndeki resmi rakamlara göre, kayıp Türklerin sayısı 211’i 1963’e ait olmak üzere 500. Bunların tümü sivil ve yüzde 26’sı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Dikkatinizi çekerim. Göz göre göre yollardan toplanıp öldürülen masum Türklerin sayısı 211’dir.
Kayıp Rumların sayısı ise 1450 civarında olduğu tahmin ediliyor. Aslında bu rakam 2 yıl öncesine kadar 1493 olarak kayıtlara geçmişti. Ancak kayıp listelerindeki bazı isimler Rum tarafında toplu mezarlarda bulununca Rum yönetimi resmi kayıp listesinde azaltma yapmıştı.
Resmi rakamlara göre kayıp Rumların yüzde 60’ı asker. Toplam rakam içinde kadın ve çocukların oranı yüzde 9. BM raporlarına göre Rum kayıpların 43’ü 1963 olaylarında kayboldu, ancak Rum yönetiminin Kıbrıs sorununun 1974’te başladığına ilişkin resmi politikası nedeniyle kendi resmi raporlarında bu bilgi yer almıyor.
Yani 1963-1974 arasında adada öldürülen Türkleri, uzak diyarlardan birileri adaya gelerek öldürdü ve sonra da geri gitti. Veya buna benzer hayali bir şeyler oldu ki Rumlar Kıbrıs sorunun 1974’de başladığını iddia ediyorlar.
Aslında bende çok merak ediyorum ya? Bir bilen varsa bana söylesin. Birleşmiş Milletler niye 16 Mart 1964 tarihinde BM’de alınan bir kararla adaya BM Barış Gücü adı altında asker gönderdi. Acaba tatil yapacak güneşi bol, denizi temiz başka bir ada bulamadıkları için mi?
Vallahi pes doğrusu.
Şimdi Yakovu hala daha bu AİHM kararının arkasına saklanıyor ve konuyu masaya koyacağım diyor.