Türk Dünyası Medya Formu (1/2)

Türk Dünyası Medya Formu (1/2)

Türkmep Aile fotoğrafıBugün dördüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumunun kurulması fikri 2008 yılında oluşmaya başlamış, kuruluş çalışmaları da 2007 yılında başlamıştır.

 

2007 yılında, özelikle benim fiilen içinde var olduğum ve gözlemlediğim siyasi bir olayın farklı bir yorumla ve kendi işlerine geldiği şekilde batı dünyasında etkili olan bir haber ajansı tarafından dünya medyasına servis edilmesi, bende bu olayı doğru olduğu şekliyle nasıl Türk dünyası kamuoyuna duyurabilirim soru işaretinin oluşmasına neden olmuştur.

 

2007 yılında Yalova Folklor Eğitim Merkezi’nin Yalova’da düzenlediği 1. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşmasına Batı Trakya, Azerbaycan, Afganistan, Irak, Suriye, Kazakistan, Kırgızistan, Yakutistan, Gagauzya ve Çuvaşistan’dan gazeteci arkadaşlar da katılmışlardı.

 

Kendi aramızda yaptığımızda sohbetlerde, dış ülkelerde yaşayan Türklerle ilgili konularda, o ülkenin devlet ajanslarından gelen haberlerle, Türk meslektaşlardan gelen haberler arasında farklılıklar olduğu konusunu ben açınca sohbet derinleşmiş ve sonucunda “Türk Dünyası Gazeteciler Birliği” kurulması fikri oluşmuştu beyinlerde, özellikle de bende.

 

2008 yılında Yalova’da yapılan 2. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşması’nda benim önerimle, “Türk Dünyası Gazeteciler Birliğini” kurmak için bir Tüzük hazırlanması ve çalışmalar yapılması gündeme gelmişti. İçinde “Türk” kelimesi geçen Birlik veya Derneklerin Türkiye Cumhuriyeti’nde hemen kurulabilmesine olanak olmadığı için derneği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) kurarak hayata geçirme görevini ben üstlenmiştim.

 

2009 yılında Yalova’da yapılan 3. Türk Dünyası Gazeteciler Buluşması’nda KKTC’de yabancıların Dernek veya Birlik kurmaları veya üye olmaları yasak olduğundan“Türk Dünyası Gazeteciler Birliğini”nin “Klüp” olarak kaydının yapılması konusunu katılımcıların bilgisine getirdim.

 

Bu birliğin Türkiye Cumhuriyeti devleti bilgisi dahilinde ve Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı bünyesinde veya desteğinde kurmanın çok daha sağlam bir yapı oluşturacağı önerim oybirliği ile kabul edilince, T.C. Dışişleri Bakanlığı ile görüşme görevi bana verildi.

 

Dönemin T.C. Dış İşleri Bakanlığı Müsteşarı, kıymetli dostum ve ağabey gibi sevdiğim Sayın Büyükelçi Ertuğrul Apakan beyi telefon ile aradım ve görüşmek için randevu aldım. 2 hafta sonra Ankara’ya giderek Ertuğrul beyle bir görüşme yaparak konuyu kendisine açtım.  “Dışişleri bakanlığı olarak konuyu çok ciddi buluyoruz. 1 ay sonra hazırlığını yap ve gel” demesi üzerine de tüm hazırlıklarımı tamamlayıp 1 ay sonra tekrar kendisini ziyaret gittim. Sayın Apakan beni, Türk dili konuşan ülkeler ile ilgili dairelerin tüm başkan ve yardımcılarından oluşan büyük bir ekip ile karşıladı. Verdiğim brifingden sonra Sayın Apakan’a son şeklini verdiğim “Amaç Bildirgesi” ile “Tüzük Taslağını” sundum. Böylesi bir düşünce ve girişimden çok memnun olduklarını dile getirerek, konuyu inceledikten sonra benimle tekrar temas kuracaklarını belirttiler.

 

Kısa bir müddet sonra önce beni T.C. Başbakanlığından sonra da Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünden (BYEGM) beni aradılar…..(Devam Edecek)

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

17 Kasım 2014

16 Kasım 2014
Türk Dünyası Medya Formu (1/2) için yorumlar kapalı
Okunma 67
bosluk

Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu KKTC’de Yapılıyor

Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu KKTC’de Yapılıyor

TÜRKMEP AmblemiBirincisi, Türkiye- Ankara’da, İkincisi Azerbaycan –Bakü’de ve Üçüncüsü Kırgızistan-Bişkek’te gerçekleştirilen Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun (TÜRKMEP) dördüncüsü 16, 17 Kasım tarihlerinde Girne’de Acapulco Otel ve Konferans Merkezinde yapılacaktır.

 

Her yıl bir üye ülkenin ev sahipliğini ve başkanlığını yaptığı Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun Üçüncü toplantısında, 2014 yılı toplantısının ev sahibi KKTC ve Dönem Başkanının, Prof. Dr. Ata Atun olması oybirliği ile kabul edilmiştir.

 

Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar IV. Medya Forumuna, KKTC, Türkiye, Kırgızistan, Azerbaycan, Kazakistan, Bulgaristan, Makedonya, Batı Trakya, Gagauz Yeri, Kırım, Kerkük, Başkurdistan Özerk Cumhuriyeti, Dağıstan Özerk Cumhuriyeti, Hakasya Özerk Cumhuriyeti, Kabardin-Balkar Özerk Cumhuriyeti, Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti, Tataristan Özerk Cumhuriyeti, Saha-Yakut Özerk Cumhuriyeti ve Tuva Özerk Cumhuriyeti’nden platforma üye gazeteci, akademisyen, kamu ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katılacaktır.

 

Genel Sekreterliği Ankara’da bulunan ve Genel Sekreterlik görevini de tüm üye ülke temsilcilerinin imzalayarak onayladığı tüzük gereği Türkiye Cumhuriyeti Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü’nün yaptığı TÜRKMEP, Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar arasında bir haber havuzu kurularak, işbirliğinin medya aracılığıyla geliştirilmesini hedeflemektedir.

 

Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun (TÜRKMEP) bu yıl hayata geçirilen sitesinin internet ulaşım adresi “http://www.turkmep.org/”   olup, TÜRKMEP ile ilgili tüm bilgiler ve üyelik başvuru/giriş bölümleri yer almaktadır.

 

KKTC’nin 31. Kurtuluş Yıldönümü olan 15 Kasım Cumartesi günü Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun açılış toplantısı saat 14.30’da Girne’de Acapulco Otel ve Konferans Merkezinde yapılacaktır.

 

Açılış konuşmalarını sırasıyla BYEGM Genel Müdürü Murat KARAKAYA, TÜRKMEP Başkanı Prof. Dr. Ata ATUN, T.C. Başbakan Yardımcısı Bülent ARINÇ, KKTC Başbakanı Özkan YORGANCIOĞLU, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel SİBER, TBMM Başkanı Cemil ÇİÇEK ve KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş EROĞLU yapacaktır.

 

Halkın katılımına açık olan Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu, 16 Kasım Pazar günü Acapulco Otel ve Konferans Merkezinde 4 ayrı oturumla devam edecektir. Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu’nun kapanış oturumu 17 Kasım pazartesi günü sabah 09.00 gerçekleştirilecek ve saat 11.00’de gerçekleştirilecek Değerlendirme ve Kapanış Oturumu ile sona erecektir.

 

TÜRKMEP Dönem Başkanı

Prof. Dr. Ata ATUN

 

14 Kasım 2014
Türk Dili Konuşan Ülkeler ve Topluluklar Medya Forumu KKTC’de Yapılıyor için yorumlar kapalı
Okunma 115
bosluk

İşler İstendiği Gibi Gitmiyor

İşler İstendiği Gibi Gitmiyor

PlatformAnastasiadis 7 Ekim günü, Rum Ulusal Konseyi ile toplantı yaptıktan sonra Türkiye’nin ilan etmiş olduğu Navteks’i bahane ederek, softa şaşırtması yapmaya yeltenip bir kahraman edası ile müzakere masasından kalktığını ilan etmişti. Bütün beklentisi de 27 devletiyle AB’nin, ABD’nin ve İngiltere’nin arkasında olacağı ve Türkiye’yi köşeye sıkıştıracağı idi.

 

Güvendiği dağlara kar yağdı.

Hiç kimse arkasında durmadı ve Avrupa Birliği de kerhen bir destek verdi. Hepsi o kadar.

 

Birleşmiş Milletlerin Türkiye’nin sözde Kıbrıs MEB’inde gemilerinin seyretmesi ile ilgili Rumların kopardığı yapay fırtınadan etkilenmemesi ve Türkiye’ye karşı takındığı tavır ile BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, müzakerelerin yeniden başlamasına ve doğalgazın değerlendirilmesine ilişkin ‘arabulucu eylemleri, Rumlarda düş kırıklığı yarattı.

 

AKEL’in “BM’den Türk tahriklerine ilişkin açık bir açıklama yapmasını, Kıbrıs Cumhuriyetinin egemenlik haklarını savunmasını ve Türkiye’nin yarattığı gerilimin yatıştırılması çabasını büyük sorumlulukla Ankara’ya çevirmesini bekledik, fakat bunun tersi oldu” açıklaması, iktidarı ve muhalefeti ile birlikte Rumların duyduğu endişeyi açık ve net olarak ortaya koymakta.

 

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin Kıbrıslı Türklerin hidrokarbon konusuna müdahil olmaları yönündeki girişimlerini ve Rum lider Anastasiadis’e sunduğu 5 maddelik öneriyi Rumlar, Türklere yapılması gereken baskının kendilerine yapıldığı şeklinde algılıyorlar ve çok da bozuldular.

 

Aslında işler pek de bekledikleri gibi gitmedi. Ne içte ne de dışta.

Rum basını Anastasiadis’le adeta dalga geçiyor.

Noble Enerji’nin yöneticisi John Tomich’in geçen hafta Lefkoşa’nın Rum kesiminde yapılan Ekonomi Konferansında Kıbrıs’ta karada veya da denizde yüzen platform üzerinde doğalgaz sıvılaştırma tesisi kurulmasının, mevcut gazın çok az olması nedeni ile mümkün olmadığını resmen açıklaması, Rum halkında şok etkisi yaratırken, Rum siyasilerin de karizmalarının fena halde çizilmesine neden oldu.

 

John Tomich, önce sıvılaştırma tesisinin 12 milyar Avro (16 milyar Dolar) olması ve sıvılaştırma ile tekrar gaz hale dönüştürmenin ilave birer masraf olması nedeniyle böylesi bir işe girmenin ekonomik olamayacağı söyledi. Sonra da en doğru gaz satış yönteminin Türkiye’yi ima ederek, komşu ülkelere boru hattı ile yapılmasının olduğunu belirterek kalpleri fena hoplattı, sinirleri de fena bozdu.

40 yıldır Rum halkına, her fırsat bulduklarında temcit pilavı gibi “Tüm göçmenler geri dönecek” vaadini sunan Rum politikacılar, doğalgaz konusunda da aynı taktiği uyguladılar. 2011 yılından itibaren önce doğalgaz sıvılaştırma tesisinin 10 bin kişilik iş imkanı yaratacağını söylemeye başladılar sonra da peşin yapılacak satışla da yılda 10 milyar Avro’luk bir gelir edileceğini ve Troyka’nın mali yardım için dayatmalarına gerek kalmayacağını Rum halkına yutturdular.  Bununla da kalmadılar, geçen yılın haziran ayında Vassiliko’da doğalgaz sıvılaştırma tesisi kurulması için ön anlaşmanın imzalandığını bile açıkladılar.

 

“Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diye atalarımız boşuna söylemediler. Şimdi mum bitti. Söylenenlerin hepsinin yalan olduğu ortaya çıktı ve acil olarak bir başka konunun bulunması arayışı içine girildi. Anastasiadis bula bula son 500 yılın eskimiş bir taktiği olan “hayali düşman yaratma” stratejisini buldu, fırına koydu, ısıttı ve Rum halkının önüne sürdü.

 

İşler berbat. Kendi bilim insanları bile Anastasiadis’i yalanlıyor ve uyarıyor…

 

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

14 Kasım 2014

13 Kasım 2014
İşler İstendiği Gibi Gitmiyor için yorumlar kapalı
Okunma 84
bosluk

KKTC Üniversitelerinin Fikir Babası

KKTC Üniversitelerinin Fikir Babası

Prof. Dr. İbrahim Hakkı AtunTam beş yıl oldu… Onsuz geçen koskoca bir beş yıl.

Bundan 5 sene evvel babam Profesör Dr. İ. Hakkı Atun’u kaybetmiştim.

Sonra da onu layık olduğu şekilde, hak ettiği bir törenle toprağa vermiştik.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yaşayan pek çok seveni ile Mağusa’daki Lala Mustafa Paşa Camisinde cenaze namazını kılmış ve onu son yolculuğuna uğurlamıştık.

 

Biliyorum, herkesin babası kıymetli, benimki gibi. Onu unutmak mümkün değil.

Allah Rahmet eylesin, yattığı yer nur, mekânı Cennet olsun.

Babamın, babam olmaktan başka özelliği, ailenin tüm fertlerinin gururla taşıdığı ve manası “Allah’ın hediyesi” olan “ATUN” soyadını, Türkiye’de yükseköğrenimde iken soyadı yasasına göre ilk defa kendisinin almış olması. Sonra da tüm sülaleyi kanatlarının altına alarak, yön vermesi, kimlik kazandırması ve ‘Üniversite Eğitimi’nin önemini aşılaması.

 

Babamın 20. yüzyılın ilk çeyreğinde başlattığı bu geleneğin hala devam ediyor olması da gerçekten çok gurur verici. Ailemizden Cumhurbaşkanı, Başbakanlar, Meclis Başkanı, Bakanlar, Milletvekilleri, Belediye Başkanı, Rektör (Rahmetli babam), Profesör, Büyükelçi, General, Doktor, Mimar, Mühendis ve benzeri saygın meslek sahiplerinin çıkmasının kökeninde hep bu ‘Yüksek Öğrenim Aşısı’ yatmakta.

 

Rahmetli babamın akademik hayatı başarılarla dolu. Benimki de onun başarılarından duyduğum gururlarla…

 

İkinci Dünya savaşından hemen sonra yorgun ve yıkık ülkeler yaralarını sararken babam, iki kez burs alarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ve İngiltere’de hem araştırma yaptı hem de lisansüstü eğitimini yapma olanağını buldu.

 

O yokluk günleri içinde ailesi ona destek olamadığı için hem çalışmak hem de okumak zorunda kaldı. Bizler doğunca sırtındaki yüke bizlere bakma külfeti de ekleniverdi.

 

Amerika dönüşü Elazığ’da halen Doğu Anadolu’nun en büyük hastalık ve aşı araştırma laboratuvarı olan “Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü”nü aynen Kurucu Rektörlüğünü yaptığı “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi” gibi sıfırdan yarattı.

 

Birkaç sene evvel Elazığ’a resmi bir ziyaret yaptığımda beni bu Enstitüye götürmüşlerdi. Girişte babamın bir resmi ve altında da bronz bir plaket üzerinde “HAKKI ATUN 12.1.1953-4.9.1953” yazıyordu.

 

Dakikalarca hareketsiz kalakaldım o resmin önünde. Orada bir tarih vardı ve kıraç bir arazi üzerinde Doğu Anadolu’nun en modern Enstitüsünü kurmayı başarmış kişiye aitti o resim. Bırakın Doğu Anadolu’daki tüm illeri, Suriye’den ve Irak’tan bile örnekler getirilip burada analiz ediliyor, aşılar üretiliyor orada. Şimdilerde Orta Doğu’nun Pastör Laboratuvarı diyorlar o Enstitüye.

Gururlandım, gözlerim doldu…

1962-1969 yılları arasında Bağdat Üniversitesi Veteriner Fakültesindeki akademik görevinden sonra Türkiye’ye geri dönüp, Hacettepe Tıp Fakültesine öğretim üyesi olarak girişi ise bir başka hikaye. Hikayeden öte, bir başka gurur kaynağı aslında.

Kılı kırk yaran, akademik başarıya çok özen gösteren, öğretim üyeliği için başvuruda bulunan her yüz kişiden sadece bir tanesini Hacettepe Tıp Fakültesinde Öğretim Üyesi olarak görev yapacak kalitede bulan kurucu Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı, babamın özgeçmişini bile okumak gereğini duymadan hemen ve derhal başvurusunu kabul edecek ve patoloji bölümüne başkan yapacaktı. Gerekçesi ise çok yalındı. “Senin ünün, özgeçmişinden daha evvel geldi buraya…” Ertesi gün işbaşı yapmıştı babam.

 

1974 Mutlu Barış Harekatında Mağusa kentinde beraberdik babamla. Biz surların üstünde o ise seferi hastanedeydi amcam (Eski Sağlık Bakanı) Dr. Ali Atun ve günümüz KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile.

Barış Harekatı sonrası Türkiye’ye geri dönerken arabası Rumların attıkları mermilerden ve havanlardan delik deşik olmuş, yazlık hale dönüşmüştü. Arabasının tüm camları kırık ve kaportasında da yüzlerce delik vardı.

Ankara’ya dönüşteki ilk işi artık ‘Türk Kıbrıs” olan vatanı için ne yapabilirim’i düşünmek oldu.

Ve buldu da.

 

Eylül 1975 tarihinde “Kıbrıs’ta en akılcı sanayi üniversite kurmak olacaktır” fikri ile dönemin Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a ve T.C. Başbakan Yardımcısı Turan Feyzioğlu’na birer mektup yazdı ve onları hem bir akademisyen hem de “Kıbrıs Türk Kültür Derneği” Genel Sekreteri olarak ikna ziyaretlerine başladı.

 

Sonunda başardı.

Alınan karar, günümüz Doğu Akdeniz Üniversitesinin temelini oluşturan “Yüksek Teknoloji Enstitüsü”nün kuruluş çalışmalarının başlatılması oldu.

Bu nedenle kendisine  “KKTC’nin üniversiteler ülkesi olmasının fikir babası” diyorlar.

Nasıl gurur duymam ki babamla…

 

KKTC kendine aşık bir evladını kaybetti 5 yıl önce.

Allah Rahmet eylesin. Yattığın yer nur, mekanı cennet olsun.

Rahat uyu baba. Neredeyse yüz yıl evvel yaptığın aşı tuttu….

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

13 Kasım 2014

12 Kasım 2014
KKTC Üniversitelerinin Fikir Babası için yorumlar kapalı
Okunma 139
bosluk

Aklın ve İlmin Yolu Bir

Aklın ve İlmin Yolu Bir

Nicos Anastasiadis17 Ekim tarihli ve “Anastasiadis’in Denizde Egemenlik İddiası” başlıklı köşe yazımda “Bizim aramızdan bazıları da Türkiye gemilerini çeksin, müzakereler başlasındiyecek kadar konudan uzak, gözü kapalı ve söylemeye dilim varmıyor amaKayıtsız koşulsuz Rum destekçisi.”  Bu kişiler gemiler çoğulunu kullanırlarken “kaç tane gemi varmış ve neredeymiş bunlar” diye sormaktan da kendimi alamıyorum.  Nerede görülmüş, hangi ülkesel veya da uluslararası yasada veya da kural da belirtilmiş “Uluslararası suların bir devletin egemenlik alanı” olduğu, gerçekten de çok merak ediyorum” diye yazmış ve sorgulamıştım.

 

Sorumun yanıtı aradan 23 geçtikten sonra geldi. Bu yanıt üstelik resmi ağızdan, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ağzından oldu. Daha da resmisi yok.

 

Yunanistan’da yayınlanan haftalık Kathimerini gazetesi BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile yaptığı röportajı 9 Kasım pazar günü yayınladı.  Bu röportajın benim için en ilgi çeken tarafı, benim 23 gün evvel söylediklerimi ve yazdıklarımı Eide’nin açıkça onaması.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide söz konusu röportajında “Kıbrıs’ın belirli ekonomik faaliyetler için egemenlik hakları var ancak savaş gemileri de dahil herkes MEB içerisinden geçebilir. Orada on savaş gemisi bile bulunabilir. Başka bir ülkenin MEB’ine platform götürüp sondaj yapamazsınız, bu doğru. Ancak istila söz konusu değildir. Bir ülkeyi veya kara sularını istila edebilirsiniz. MEB kara sularının parçası değil”, diyerek, gerek “MV Barbaros Hayrettin Paşa” adlı sismik araştırma gemisinin, gerekse de “TCG Gelibolu (F-493) Fırkateyni”nin Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs adası kıyılarından 60 km açıkta seyir yapmasının yasal olduğunu net bir şekilde teyit etti.

 

Denizlerde “Uluslararası Deniz Hukuku” geçerlidir.

I. ve II. Deniz Hukuku’na göre adaların egemenlik alanları deniz içinde kıyıdan 6 mil (9.6 km) açığa kadardır. Türkiye’nin ve ABD’nin altında imzası olmayan III. Deniz Hukukuna göre de 12 mildir. (19.2 km) Bu çizginin ötesinde 24 mil devam eden “Bitişik Bölge” de dahil olmak üzere “Uluslararası seyire açık sular”dır. Gemiler, ister sivil olsunlar, ister askeri gemi, uluslararası deniz olarak tanımlanmış sularda hiç bir devletten izin almadan seyir yapmak hakkına sahiptirler.

 

Uluslararası Hukuk profesörü Harry Tzimitras’da aynı doğrultuda bir açıklama yaptı evvelki gün… BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ve Tzimitras’ın bu açıklamaları Anastasiadis’in masadan kalkmasının tamamen kapris olduğunu ortaya koyuyor.

 

Eide’nin bu açıklamasından sonra, Dışişleri Bakanlığımız, -bu açıklamayı referans vererek-    yoğun bir şekilde “resmi şikayet” süreci başlatmalıdır. Başta Rum hayranı Avrupa Komisyonu Başkanı Junckers ve Avrupa Birliğine üye devletlerin Başkanları, Başbakanları ve Dışişleri Bakanları olmak üzere, BM Genel Sekreteri, ABD’nin Dışişleri Bakanı John Kerry, Türk Keneşine üye ülkelerin Dışişleri Bakanları ile İslam İşbirliği Örgütüne üye ülkelerin Dışişleri Bakanlarına Rum lider Anastasiadis’in hiç bir uluslararası geçerliliği olmayan bir nedenle masadan kalktığını ve müzakereleri sabote ettiğini içeren resmi şikayet yazıları gönderip, resmi ziyaretlerle birebir ilişkiler kurup sözlü olarak da bu şikayetleri dile getirmek gerekmektedir.

 

Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığının, bu yönde yapılacak girişimlerde bize her tür kapıyı açacağı ve yardımda bulunacağı da şüphe götürmez bir gerçektir.

 

Artık savunma zamanı değil, haklarımızı yüksek sesle arama zamanı gelmiştir…

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

12 Kasım 2014

 

11 Kasım 2014
Aklın ve İlmin Yolu Bir için yorumlar kapalı
Okunma 84
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar