AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (2/3)

AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (2/3)

Kıbrıslı Türklerin oy kullanmasına mani olmak için bu uygulama ve iyi de işledi, görevini de hakkıyla yerine getirdi. Gerçekte yasal kılıfı iyice hazırlanmış, tam bir önleyici tuzaktı bu…İşin garip tarafı, “Sahte devlet” diye adlandırdıkları KKTC’de seçimlerden haftalar önce Televizyon, radyo ve yazılı basında alenen “Adres” kaydı çağrısı yapılıp bunun için bir hafta-ongün süre tanınırken, AB üyesi ve insan haklarına saygılı oldukları ile övünen Rumlar, bu ilanı seçimden 2 gün evvelki son iş günü olan Cuma günü sabah yaptılar ve aynı gün saat 14.30’da da kayıtları kapattılar. Hangi Kıbrıslı Türk duyacaktı bu ilanı, hangisi işini gücünü bırakıp Rum tarafına mesai saati içinde geçecekti ve de kaydını yaptıracaktı?

 

Oy kullanmaya giden Kıbrıslı Türklerin bir kısmı oyunu kullanamadan geri döndü. Rum basınına göre, toplamda, kayıtlı Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 3.19’u oyunu kullanabilmiş. Bana göre ise bu oran biraz farklı.

 

Rumlara göre adada yaşayan ve “Kıbrıs Cumhuriyeti” vatandaşı olarak addettikleri Kıbrıslı Türklerin sayısı yaklaşık olarak 95 bin 900.

Bu kayıtlı 95 bin 900 Kıbrıslı Türk’ün, yaklaşık 28 bininin kaydındaki adres, doğal olarak 1974 öncesi adresleri olduğu ve şimdi o eski adreslerinde yaşamadıkları için yasal kılıfı hazırlanmış büyük bir açıkgözlülükle oy kullanma listesinden isimlerini çıkarttılar.

Geriye kalan yaklaşık 68 bin Kıbrıslı Türk’ün yaklaşık 10 bininin kaydında adres bulunmamış nasıl olduysa. Rum Yönetimi nasıl olmuşta adressiz vatandaş kaydı yapmış, anlamak hiç mümkün değil.

 

Geriye kala kala 58 bin 638 Kıbrıslı Türk seçmen kalmış. Bu geriye kalanların içinden ise sadece bin 869 tane Kıbrıslı Türk oy kullanmaya gitmiş.

 

AB’ye göstermelik olarak düzenledikleri bu Avrupa Parlamentosu milletvekilliği seçimlerinde Kıbrıslı Türklerin kullandıkları oy sayısının yüzdeliğini yüksek göstermek için oy kullananların sayısını, kırpa kırpa kuşa çevirdikleri Kıbrıslı Türklerin seçmen listesi sayısına bölerek buldular ve sonucunda da Kıbrıslı Türklerin yüzde 3.19’si (gerçekte 3.187) oy kullandı diye açıklama yaptılar.

 

Eğer binbir dalavere ile Kıbrıslı Türk seçmenleri liste dışı bırakıp, seçmen sayısını aşağıya çekmeselerdi, seçmen sayısı 95 bin 900 olacaktı. Oy kullanamayıp geriye dönenlerin sayısı 150 olduğuna göre, toplam oy kullanan Kıbrıslı Türklerin sayısı da 150 kişi daha fazla olarak, 2019 olacaktı.

Oy kullanan Kıbrıslı Türklerin gerçek yüzdeliğini bulmak için de söz konusu 2019 sayısının toplam kayıtlı Kıbrıslı Türk seçmen sayısına bölmek gerekiyor. Bu işlem sonrası ortaya çıkan sayı yüzde 2.10. Gerçekte Kıbrıs Rum kesiminde kaydı olan Kıbrıslı Türklerin sadece yüzde 2.1’i oy kullandı, yüzde 3.19’değil.

 

İyi bir kandırmaca ve göz boyama aslında bu “Kıbrıslı Türklerin Yüzde 3.19’u oy kullandı” açıklaması. Tabii bunu herkesin yutmadığı da çok açık ve net.

 

Bu söz konusu 2019 sayısı, gerçekte bir mesaj daha vermekte, iyi okunabilip analiz edilebilirse.

280 bine yaklaşmış olan KKTC halkından sadece 2019 kişi, Rumlarla birlikte yaşanabileceğine inanıyor demektir aynı zamanda. Bunun yüzdeliğe vurursanız, yüzde birin bile altında olan yüzde 0.72 sayısı çıkar sonuç olarak… (Devam edecek 3/3)

 

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

16 Haziran 2014

15 Haziran 2014
AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (2/3) için yorumlar kapalı
Okunma 66
bosluk

AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (1/3)

AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (1/3)

25 Mayıs 2014 Pazar günü sadece Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) sınırları içinde yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri, gerçekte “Kıbrıs Sorunu” ve müzakereler sonunda “Kıbrıs’ta nasıl bir devletin kurulması gerektiğinin” mesajını verdi ilgililere. Tabii anlayana…

 

Tam bir sınav oldu bu seçim aslında. Bugüne değin hiç uygulanmamış bir yöntemi devreye koyan Rumlar, kendi istekleri doğrultusunda ve ilk kez Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler tek liste içinde, tek sandıkta ve ortak aday listesine, oylar birlikte sayılacak şekilde oy kullandılar.

 

Rum hükümeti, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosunda adil ve eşit haklarda temsil edilmeleri isteğini anlamamazlıktan gelmekle kalmadı,  tam tersi “Kıbrıslı Türk” kimliğini yok edip, “Kıbrıslı” kimliğini öne çıkarmayı hedefledi. Ve doğal olarak da çuvalladı. KKTC’de yaşayan belli kişilerden tek taraflı gelen haber ve mesajların Kıbrıslı Türklerin tümünü kapsadığını sandı, safça.

 

Üyesi oldukları Avrupa Birliğinden gelen “Türklerin de AP’de temsiliyeti” konusundaki mesajlara kulaklarını tıkadılar önceleri. Gasp ettikleri ve biz Kıbrıslı Türklere ait olan 2 sandalye gözlerini hem boyadı, hem de sorunlarımızı ve isteklerimizi korkusuzca ve doğrudan Avrupa Parlamentosuna sunacağımızdan ürküttü. Bu nedenle de Kıbrıslı Türklere hak tanımamak için elden gelen her tür Bizans ve hukuk oyununu yapmaya başladılar ve sonunda da uyduruk bir yasayı Meclislerinden geçirerek “güya” Kıbrıslı Türklere oy kullanma hakkı sağladılar. Kantara’daki keçiler bile güldü Rumların bu yaptıkları uyduruk ve göz boyamadan öteye başka bir faydası olamayan yasaya.

 

Rumlar aslında tarihi bir fırsatı fena halde kaçırdıklarının pek farkında değiller ve gelecekte kurulacak yeni devlette, ısrarla önerdikleri tek liste ve tek sandık uygulamasının Kıbrıslı Türklerin ne kadar aleyhine olacağının ortaya çıktığından.

 

25 Mayıs tarihine kadar Rumlarla ortak oy kullanmayı düşünen ve de olumlu bulan birkaç bin tane Kıbrıslı Türk de, birleşik oyun ne kadar sakıncalı olduğunu ve sonucunun da “Üniter Rum Devleti”ne yol açacağını iyice fark etti.

 

Rumların KKTC’deki yandaşlarından gelen “Binlerce Kıbrıslı Türk oy kullanacak” haberine inanarak “Olmaya ki bir Kıbrıslı Türk seçimi kazanır ve AP’deki sandalyeye oturur” endişesine kapılarak ‘bunu nasıl önleriz’in kaygısı ile Kıbrıslı Türklerin önüne “adres” sorununu çıkarak birkaç bin oyun verilmesini önlediler.

 

Temsilciler Meclisinde yapılan görüşmede,  Rum Başsavcı KostasKliridis, Kıbrıslı Türk seçmenlerin otomatik kaydıyla ilgili olarak olumlu görüş verirken,  yalnızca KKTC’deki adresinin beyanını yapmış Kıbrıslı Türklere oy kullanma hakkı verilmesi şeklinde düzenleme yapılmasını önerdi. Kliridis’in bu önerisi, Meclis’te oylanarak kabul edildi ve şu veya bu şekilde Kıbrıs Rum kesiminde ikamet adresi bildirmiş olan Kıbrıslı Türkler ise bu kararla otomatikman liste dışı kaldı. Oy kullanacak Kıbrıslı Türklerin bir kısmını eleyebilmek için dahiyane bir çözüm oldu bu aslında. Danışıklı dövüşün çağdaş bir uygulaması da denebilir buna… (Devam Edecek 2/3)

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

13 Haziran 2014

12 Haziran 2014
AP Seçimlerinin Verdiği Mesaj (1/3) için yorumlar kapalı
Okunma 66
bosluk

ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (2)

ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (2)

Geçmişte Rusya’nın bu istek ve prensiplerinden bazılarını megalomanik ve milliyetçi duygularla dikkate almayan Rumlar, yaptıkları küçük hesaplar nedeni ile bunun bedelini süreç içinde ağır ödediler.

a) Batı bloğu ve ABD’yle, dolayısıyla Türkiye ile ters düşmeyi göze alarak Kıbrıs’ta Türklere karşı silahlı saldırılar düzenleyince, ada fiilen bölündü. 1963 yılından sonra Rumlar Türk bölgelerine, Türk İdaresinden izin almadan bir daha giremediler, ta ki 23 Nisan 2003 tarihinde sınır kapıları açılana kadar.

b) BM de ısrarla “Bağlantısızlar Grubu”nun içinde yer almalarını Avrupa ve ABD hiç kabullenemedi ve Makarios hükümeti’nin Rusya’ya doğru meyletmeye başladığına inanarak “20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı”nda Türkiye’ye engel olmadılar.

c) Türkiye’ye karşı SAM füzeleri ile S-300 füzelerini kullanmak aşkları ile Batı karşıtlığı hareketlerle birleşince “Ekonomik Model”leri çöküş sürecine girdi ve uluslararası kredilendirme şirketlerinin arka arkaya notunu düşürmeye başlamasıyla da aniden çöküverdi.

Gözle görünür olan bir başka gelişme de, Rusya’nın Büyük Petro’dan başlayan Çarlık İmparatorluğu ideolojisinden ne Krushchof, ne Brejnev ne de Putin döneminde kurtulamadığıdır.

 

Rusya’ya göre Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidrokarbon yataklarının, Kıbrıs sorununun kalıcı bir çözüme ulaşması açısından bakıldığında, iki tarafı keskin bir bıçak gibi göründüğüdür. Doğalgaz çıkarımının BM Güvenlik Konseyi kararları olan “Çözüm ile kurulacak olan Kıbrıs’ın yeni devletinin bağımsız ve toprak bütünlüğüne sahip, iki bölgeli iki toplumlu, siyasi eşitliğe sahip, tek egemenliği, tek uluslararası temsiliyeti ve tek vatandaşlığı olan bir federasyon yapısını” bozabileceği inancındadır Rusya.

 

Özellikle de Rusya’nın, Kıbrıslı Rumlara yaptığı bunca mali ve maddi yardım ve verdiği destekten sonra doğalgaz ara ikmali konusunda çıkılan ihalede en iyi teklifi verdikten sonra birde  Kıbrıs Rum tarafındaki elektrik fiyatlarının düşeceği garantisini -yazılı- sunan ITERA şirketinin, sudan sebeplerle Rum yöneticiler tarafından ihaleyi kaybettirilmesine canı çok sıkkın. Adeta bir düş kırıklığı yaşıyorlar bu konuda.

 

Bununla birlikte söz konusu hidrokarbon yataklarının Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz bölgesindeki jeopolitik rolünü yükselteceğine ve çözüm için harcanmakta olan yapıcı çabalara da ek bir ivme kazandıracağına inanmakta.

 

Rusya’nın doğalgazın taşınması konusundaki görüşleri aslında çok net ama şimdilik sadece kulaklara kar suyu kaçırmak niyetinde. Rusya’ya göre, İsrail ve Kıbrıs Rum Yönetimi her ne kadar Hidrokarbon ürünlerinin Mısır’dan taşınması konusunu görüşüyor olsalar da,  bu fikrin  işlevsiz olduğu,  İsrail’in Arap topraklarından güvenilir ulaşım sağlamasının neredeyse  imkansızlaştığı ve Yunanistan’a boru döşenmesinin ise ödenemeyecek boyutlarda olmasına ilaveten bakımının çok zor yapılabileceği nedeni ile en ekonomik ve garantili yolun Türkiye üzerinden doğalgazın dünyaya dağıtılmasının ve Avrupa’ya gönderilmesinin en doğru uygulama olacağıdır.

 

Joe Biden’in ziyareti ile ilgili olarak da “Kıbrıs sorununun çözümüyle kendi siyasi ve ekonomik nedenleri yüzünden ilgilenen ABD gibi ‘yabancı oyuncuların’ öncelikle kendi çıkarlarına olacak, Kıbrıslıların isteklerini gerektiği ölçüde yansıtmayacak bir çözüm dayatma çabalarını yoğunlaştırmaları tehlikesini de arttırdığına inanmakta Rusya. Bu nedenle de Joe Biden’in ziyaretine hiç olumlu bakmamakta.

 

Rusya’nın Kıbrıs adası ile ilgili ilk adımı, ABD Başkan yardımcısının ziyareti bağlamında Rusya’nın varlığını Güney Kıbrıs Rum Yönetimine hatırlatmak olduğu kadar, Rumlar içinde ABD’ye Rusya’nın Kıbrıs’a olan bu özel ilgisini gösterip, alternatifsiz olmadıklarını hatırlatmak olduğudur.

 

Zaten Kıbrıs sorunu da dönemin Cumhurbaşkanı III. Makarios’un “Ruslara göz kırpması” ve o tarafa doğru meyletmek istemesi ile başlamış, kısa sürede de alevlenerek adanın bölünmesiyle son bulmuştu…

Rusların düşüncesi bu nedenle Türkiye’yi ürkütmeden ve rahatsız etmeden adada kalıcı ve süreğen bir çözüm bulunmasına katkı koyabilmek….

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

11 Haziran 2014

10 Haziran 2014
ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (2) için yorumlar kapalı
Okunma 70
bosluk

ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (1)

ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (1)

Geçen haftalar içinde BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi olan iki lider ülkenin ileri gelenleri Kıbrıs adasını ziyaret etti.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, ABD’nin çıkarlarını korumak ve pekiştirmek için,  Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Aleksey Meşkovda Rusya’nın 1957’lerden beri süregelen ilişkilerini güçlendirmek ve yeni kriterler belirlemek için geldi.

 

Rusya-Kıbrıs Rum tarafı ilişkilerine temel bir prensip koydu: “Türkiye’yi rahatsız etmemek.” Yani Kıbrıslı Rum yöneticilere diyor ki, “Her zaman sizin yanınızdayım ama vereceğim destek hiç bir zaman Türkiye’yi rahatsız edecek boyutta olmayacak…” Ve Rusya bu prensibini neredeyse son 60 yıldır da dikkatle uyguladı. 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekatına karşı çıkmaması da bu prensibinden kaynaklanıyor.

 

Buna karşın 15 Kasım 1983 yılında KKTC ilan edildiği vakit, insanlığın yüz karası 540 no.lu kararı BM Güvenlik Konseyine sunan İngiltere’ye karşı çıkmak istemedi. 24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Referandumdan sonra Genel Sekreter Kofi Annan’ın “KKTC’ye uygulanan izolasyonlar kaldırılmalı” içeriğindeki raporunu da “Sunulursa veto ederim” sözleri ile sunulmasını önledi.  Bu her iki “Türkiye’yi üzebilecek ve rahatsız edecek” düzeydeki davranışı aslında Kıbrıslı Rumlara şantaj yapmak amaçlı, Rumların haklarını korumak kisvesi altında.

 

Zaten şimdi Kıbrıs Rum Yönetimine aba altından sopayı gösteriyor, “Benim çıkarlarımı korumazsanız, ben de veto tehdidimi kaldırırım” diye.

 

Şimdi Rusların, ceplerindeki bu kozla, Rumlardan ilave istekleri de var, Rumların AB’ye üye olmalarına ve Batı bloğunda yer almalarına rağmen.

a) Kıbrıslı Rum Yönetiminin NATO ve benzeri kuruluş ve güvenlik sistemlerinde yer almamaları.

b) Rus Donanmasına Tatlısu (Mari)’deki limanda yer verilmesi ve arka kısımlarda da küçük boyutlarda da olsa üs kurmasını izin verilmesi.

c) AB içinde eski Doğu Bloku (Demir Perde ülkeleri) içinde yer alan, Varşova Paktı eski üyesi olan ve Rusya’ya sempatik bakıp destekleyen ülkelerin arasında yer alıp, gerektiği zaman Rusların lehine ve çıkarları doğrultusunda oy kullanmalarını ve Rusya’ya destek vermelerini.

 

Rumlar 1 Mayıs 2004 tarihinde girdikleri AB’de açıkça hem Rusya’nın hem de Çin’in Truva atı rolünü oynuyorlar. Yıllar önce Çinlilerin ürettiği her tür tekstil ürününe AB tarafından getirilmek istenen kota kısıtlamasına bilinçli bir şekilde karşı çıkarak, uygulamayı durdurmuşlardı.  Tabii buna karşın da Rusya ve Çin, BM Güvenlik Konseyinde genelde her zaman Rumların çıkarlarını koruyan davranışlar ve oylamada bulundular.

 

Rusya’nın üstü örtülü istekleri de var Rumlardan.

a) 1950’li yıllarında sonlarına doğru ortaya çıkan “Bağlantısızlar Grubu”ndaki Rusya taraftarı davranışlarının, başka bir deyimle de “1960 yılından bu yana takip ettiği kolay yoldan” sapmamalarını,

b)Türkiye-Yunanistan çatışmasını en alt düzeyde tutabilmek için “KIBRIS SORUNU’NUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ”nü devam ettirmelerini,

c)Rus yatırımcıların “Kara Para Aklama” isteklerine olumlu yanıt verip her türlü kolaylığı göstermelerini ve AB kurallarına uyumlu, ABD’nin takip edemeyeceği yeni bir “Kara Para Aklama” yöntemini  bulmalarını istiyor… (Devam edecek)

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

9 Haziran 2014

8 Haziran 2014
ABD, Rusya ve Kıbrıs Rum Cumhuriyeti (1) için yorumlar kapalı
Okunma 65
bosluk

Müzakereler Nasıl Gidiyor

Müzakereler Nasıl Gidiyor

Bu günlerde kiminle konuşsam, kiminle rastlaşsam bana ilk sordukları soru “Müzakereler Nasıl Gidiyor?”dur. Sonra benim yanıtımı beklemeden “Benim hiç umudum yok” yorumunu ilave ederler sözlerine.

 

Müzakerelerin nasıl gittiği apaçık ortada. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun ve Müzakereci Kudret Özersay’ın bütün iyi niyetli ve çözüme yönelik girişim ve tavırlarına rağmen Rumların isteksizliği nedeni ile bir arpa boyu bile ilerlemiyor.

 

Rumlar müzakereleri yokuşa sürmek ve sorun yaratmak için geçmişteki liderlerin yaptıkları görüşmelerde üzerinde mutabakata varılmış konuları masaya tekrar koyarak ilerlemeye engel oluyorlar.

 

Talat-Hristofyas görüşmelerinde üzerinde mutabakata varılmış olan “Dönüşümlü Başkanlık” konusunu tekrar masaya koyup ” Başkan’ın Rumlar arasından seçilmesini, Başkan Yardımcısının daKıbrıslı Türklerin arasından ve ortak seçimle yapılmasını” talep ediyor.

 

Burada iki tane açıkgözlük var aslında… Tam bir Bizans tezgahı kurmak istiyor Anastasiades.

Bunlardan birincisi, Kıbrıslı bir Türk’ün hiç bir zaman ve hiç bir koşulda kurulacak devletin Başkanı veya Cumhurbaşkanı olamayacağıdır.

Batı dünyası böylesi bir düşünceyi “ırkçılık ve ırk ayırımı” olarak tanımlamakta.

Anastasiades’in bu önerisinin halk diline çevirisi,  “İki paralık işe yaramaz bir Rum’un (Rumların tabiri ile bir Vraga (yontulmamış, eğitimsiz kaba adam)) bile Başkan olabilir ama bir Kıbrıslı Türk ağzıyla kuş tutsa bile asla Başkan olamaz”dır.

 

Anastasiades’in bu çirkin ve yakışıksız önerisinin bir de devamı da var. O da en az, yapılan öneri “Çirkin ve Yakışıksız”.  Başkan ve Başkan Yardımcısı seçilirken Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler aynı sandıkta ve aynı oy pusulasını kullanacaklar.

Buradaki hinoğlu hinlik veya da atılmak istenen kazık aslında birkaç tane.

Öncelikli tuzak “Kıbrıslı Türk” kimliğini yok etmek ve “Kıbrıslı” kimliğini geçerli kılmak.

Zaten bunu artık verilen kimliklerde uyguluyorlar. Daha önceki kimliklerde “Kıbrıslı Türk” yazarken şimdi sadece “Kıbrıslı” yazıyor.

Bir sonraki tuzak da ortak pusula ile yapılan seçimde Rum oyları çoğunluk olacağı için, Başkan yardımcısı Kıbrıslı Türklerin istediği ve beğendiği kişi seçilemeyecek buna karşın seçilecek kişi Rumların istediği, Rumlara uşaklık yapmaktan mutlu olacak ve Kıbrıslı Türklerin haklarını ileri sürmeyecek biri olacak.

 

Bu öneri 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında yer alan “Adaylık ve Seçim Yöntemi” kurallarına ve Kıbrıslı Türklere tanınan “Ortaklık Statüsü”nden bile geri. 2014 yılındaki insan hakları anlayışı doğrultusunda ileri gidileceğine, 1960’ların gerisine gitmek istiyor Rum adadaşlarımız.

 

Asıl önemlisi ikinci gerekçe.

Talat ve Hristofyas görüşürlerken “Dönüşümlü Başkanlık” konusunda mutabakata varılırken bunun karşıtı olarak “Çapraz Oy verme” de bizim tarafımızdan, ödün olmasına rağmen”  kabul edilmişti ve her ikisi de birer paketin parçalarıydı. Yani tek başlarına değillerdi.

 

Siz şimdi oynanan tezgaha bakın.

Rumlara göre “Dönüşümlü Başkanlık” iptal edilecek ve Başkan Rum, Yardımcısı Türk olacak, buna karşın tarafımızdan kabul edilmiş olan “Çapraz Oylama” kabul edildiği şekilde kalacak.

 

İşte buna “Rum Oyunu” diyorlar. Adadaşlarımızın bizlerle ortaklık kurmak gibi bir niyetleri yok, adayı hükümranlıkla, tek başlarına idare etme hayalleri var…

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.ataatun.com

6 Haziran 2014

 

5 Haziran 2014
Müzakereler Nasıl Gidiyor için yorumlar kapalı
Okunma 64
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-3 kktc-tc-bayrak-4

Arşivler

Son Yorumlar