Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 2

Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 2

Rumların “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nden anladıkları kısaca, “Hükümet olan biziz, Avrupa Birliğine l Mayısta girecek olan da biziz. Siz gelin bize katılın, hep beraber girelim” anlayışındadırlar. Aslında kibarlıklarından, “gelin bize yama olun” diyemedikleri için “gelin bize katılın” demekledirler.

Kurmak için uğraştığımız Federal yapıdaki “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ’ni kendilerinin hakkı ve malı olduğunu düsünmekteler ve ilk başta bizlere, Annan Planında “amir madde” olmasına rağmen her hangi bir üst mevki bile vermek istememekteydiler. Gerekçe olarak da, “sizin kamu görevlileriniz arasında yetişmiş, deneyimli ve Avrupa normlarına uygun her hangi bir memur bulun­mamaktadır. Biz onları Avrupa’ya eğitime gönderelim, eğitilsinler gelsinler zamanla üst mevkilere yük­selirler” açıklamasını yapmaklaydılar.

Nedense bizleri ilk başta hep “şamişici” olarak gördüler. İş bilmeyen, eğitimi olmayan, tembel, verimsiz ve kendileri ile aynı seviyede olmayan kişiler zannetiler. Lefkoşa’da YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTE’sinde öğretim üyesi olduğumu söylediğim vakit çok şaşırdılar ve “Allah Allah! Lefkoşa’nın Türk kesi­minde Üniversite mi var?” diyerek şaşkınlıklarını gizleyemediler.

Rumlarla yapılan alt komisyon görüşmeleri listesinde toplam olan 114 adet Federal Yasa bulunmaktaydı. Bunlardan 49+1 tanesi sadece bizim komisyonun görevleri içindeydi. Bu nedenle diğer komisyonlara kıyasla en yoğun çalışan, en çok sıkıntı çeken bizim komisyon oldu. Gecemiz, gündüzümüz tartış­makla ve ev ödevi yapmakla çok yoğun bir şekilde geçti.

Rumların deniz filolarının, kayıtlı 2000 adet gemi ile dünya 6.cısı durumunda olması ve dolaylı ve direkt olarak yıllık gelirlerininde $ 500,000,000 civarında bulunması nedeni ile komisyona en güçlü ekipleri ile geldiler ve düzenlerinin bozulmaması için çok yoğun bir çaba gösterdiler. Tabii gösterilen çaba “bize hiçbir şey vermemek” yönünde idi.

29 Mart 2004
Rumların [Ortak] Federal Devlet Anlayışını biliyormuyuz? 2 için yorumlar kapalı
Okunma 80
bosluk

Rumların [Ortak] Federal Devlet anlayışını biliyormuyuz?

Rumların [Ortak] Federal Devlet anlayışını biliyormuyuz?

23 Şubat Pazartesi gününden 25 Mart Cuma gününe kadar, her gün, Lefkoşa eski Uluslar arası Havaalanı’ndaki ara bölgede  Rum heyeti ile DENİZCİLİK ve DENİZ TAŞIMACILIĞI  konusunda toplantılar yaptık.

Bu 32 gün süreli maraton toplantılarda Birleşmiş Milletlerden sadece üç tane Pazar günü dinelebilmek izni alabildik.

Programımız çok yoğundu. Sabah saat 08:30’da, Koordinasyon Merkezi olarak tanımladığımız, KTHY karşısındaki  11 katlı Eski Ticaret Bankası binasında toplanıp günün konularını tartışıyorduk.  09:40’da minibüse binip 20 dakika süren bir yolculukla Lefkoşa eski Uluslar arası Havaalanı’ndaki ara bölgede bulunan toplantı odamıza gidiyorduk. 10:00’da toplantımız başlamaktaydı ve saat başı 5’er dakikalık aralarla 13:00’e kadar sabah görüşmeleri devam etmekteydi. 13:00 ile 14:00 arasında verilen  yemek arasından sonra görüşmeler tekrar başlamaktaydı ve saat başı verilen 5’er dakikalık aralarla 18:00’e veya 18:30’a kadar devam etmekteydi. Toplantıların bitiminde minibüsümüz, 20 dakikalık bir sürüşle bizi tekrar Koordinasyon Merkezimize geri götürmekteydi. Ayakta atıştırılan kısa bir yemek arasından sonra günün muhasebesini yapmak ve ne kazandık ile ne kaybettik’i tespit etmek için saat 21:00’e kadar toplantı yapmaktaydık.

12.5 saat süren günlük çalışmadan sonra evime dönebilmek için ben, ayrıca 45 dakika’da  araba kullanmak zorundaydım. Delegasyon üyemiz Kıymet hanımın evi 100 km. uzakta olduğundan onun evine ulaşması  neredeyse 90 dakika almaktaydı.  Sabah ise 06:30’da kalkmak, güne hazırlanmak ve 08:30’da Lefkoşa’da olabilmek için 07:30’da da yola çıkmak zorunluluğum vardı. Özetle, 32 gün boyunca güne 06:30’da başlayıp günün sonunu 22:00’de ancak sonlandırabilmekteydim.

Bence hepimiz olağanüstü bir gayret gösterip müthiş bir tempoda çalıştık. Tüm delegasyon üyeleri, toplumumuzdan büyük bir teşekkürü hak edecek şekilde çalıştı, çabaladı, pazarlık etti ve sonuca gitti.

Bu toplantılarda acı, tatlı çok güzel anılarımız oldu ve en önemlisi Rumların, Annan tarafından Federal bir yapı olarak önerilen “BİRLEŞİK KIBRIS CUMHURİYETİ”nden ne anladıklarını öğrendim veya öğrendik.

(Devam edecek)

28 Mart 2004
Rumların [Ortak] Federal Devlet anlayışını biliyormuyuz? için yorumlar kapalı
Okunma 70
bosluk

Rumların etrafındaki çember daralıyor

Rumların etrafındaki çember daralıyor

Son günlerdeki gelişmeler, Erdoğan’ın girişimleri ve dış temasları, Rumların peşinen ortaya koydukları müzakereye başlama koşullarını  gün be gün önemsizleştiriyor.

Galiba, Rumların bu defa masadan kaçmak gayretleri pek de semere vermeyecek gözüküyor.

Gelişmeler çok ilginç. Aynen bir satranç masasındaki adımlar gibi. Oyun Kasım 2002 tarihinde başladı. Önce AKP seçimleri kazanarak iktidara geldi ve satranç oyunu başladı. Hedef AB’ye giriş ve KIBRIS sorununun kökten çözülmesi.

AB konusunda 17 Aralık 2004 tarihine kadar yapılması gerekenler yapıldı, dış temalar başarılı bir program çerçevesinde yürütüldü. Kulislerde çalışıldı ve hem Avrupa’ya Türkiye’nin girişi kabul ettirildi hem de müzakere için tarih alındı.  Bundan sonrası daha ziyade teknik görüşmeler ve uyum çabaları olacak.

3 Ekim’de müzakerelerin başlaması için öngörülen koşullardan bir tanesi 1963-64 Ankara Antlaşmasının 10.cu maddesinin EK protokolu kapsamına AB’ye giren yeni 10 üyenin dahil edilmesi. Eğer bu 10 üye içinde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti olmasaydı zaten bu koşula hepimiz olağan gözü ile bakacaktık ve beklide daha o günden, yani 17 Aralık günü Türkiye söz konusu koşulu yerine getirmek için ek protokol kapsamını orada genişletecekti. Ama bu 10 üye içinde Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti olunca, işler değişti.

Oyunun 2.ci ana hedefi ile 1.ci hedefin koşulu çakıştı. Bir yerde bu duruma “bir taşla iki kuş vurmak” demek belki de daha doğru olacaktır.  Kıbrıs sorununu çözmek, hem AB’ye giriş koşulunu ortadan kaldıracak hem de yıllardır tartışılan bir anlaşmazlığı sona erdirmiş olacaktır.

Birinci aşama geçildikten sonra bütün uğraş Kıbrıs sorununa yöneldi ve Erdoğan ve ekibi tarafından inceden inceye düşünülmüş adımlar bir bir atılmaya başlandı.

Öncelik, BM Genel Sektereteri Kofi Annan’ın Referandum sonrası BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu Kıbrıs raporunun onaylanmasına verildi. Zaten başka türlüsü de olamazdı. Buradaki amaç “Madde 29 : Güvenlik Konseyi, görevini yerine getirmek için gerekli gördüğü yardımcı organları oluşturabilir.” maddesi uyarınca adada kalıcı bir çözüm için Genel Sekreter Kofi Annan’ın tekrar görevlendirilmesini sağlamaktır.

Başka türlü 2005 yılı içinde BM yönetimi ve hakemliği altında Kıbrıs görüşmeleri başlayamaz. Bu onaya VETO koyan Rusya olduğu için ilk adım Rusya’dan başladı.

Erdoğan, Rusya’ya yaptığı iade-i ziyarette, Siyasi ve Ticari  olayları birbirine bağlı olarak Putin’in önüne koydu.  Görüşmeler sonunda Putin, Kıbrıs konusundaki müzakerelerin B.M. organizasyonu içinde ve Annan Planı zemininde bu yıl içinde yeniden başlamasına destek verdiğini açıklayarak Annan’ın raporu konusunda tam anlamıyla “EVET” demese de bir yumuşama sinyali verdi. Rusya, Erdoğan’ın bu ziyaretinden sonra artık KKTC’ye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmasını da destekliyor.

Süper güçten süper tavır değişikliği. Rumların güvendikleri kaleler bir bir elden gidiyor ve etrafındaki çember daralıyor. Bence istese de istemese de masaya oturacak…

14 Ocak 2004
Rumların etrafındaki çember daralıyor için yorumlar kapalı
Okunma 62
bosluk

Annan Planı Maddeleri

Annan Planı Maddeleri

Genelde her okuyucu veya yorumcu, Annan Planındaki maddelerle ilgili olarak  Rumların itiraz ettikleri maddeler Türklerin haklarını koruyan maddelerdir, Türklerin itiraz ettikleri maddeler de Rumların haklarını koruyan maddelerdir diye düşünür.

Annan Planında değişiklik isteyen tarafların talepleri, diğerinin kazanımlarını azaltan maddeler olacağından uzlaşma zor sağlanacaktır diye yorum yapılır ve bu aşamada da Annan Planının olmazsa olmaz maddelerinden biri olan ve basit Türkçe ile “Sizin anlaşamadığınız maddelerde çözümü ben ortaya koyacağım ve sizde itirazsız kabul edeceksiniz” maddesi devreye girer ve işlerlik kazanır.

Bu madde ne demektedir. Siz Kıbrıs’ta yüzyıllardır yaşayan insanlarsınız. Eğer her hangi bir konuda anlaşamazsanız ve asgari müştereklerde (en ufak bir ortak nokta da) buluşamazsanız artık devreye ben gireceğim ve bana göre doğru olanı, ilgili madde olarak yazacağım ve sizler de hiç itiraz etmeden bu maddeyi olduğu gibi kabul edeceksiniz ve anlaşsanız da, anlaşmasanız da, kabul etseniz de, kabul etmeseniz de bu madde Anan Planının geçerli ve taraflarca kabul edilmiş bir maddesi olarak planda yerini alacaktır demektir.

İşte bu madde hem Rumların hem de Türklerin ortaklaşa itiraz ettikleri bir maddedir. Ortaklaşa kabul edilen maddeler gibi bu madde de ortaklaşa aynı doğrultuda itiraz edilen (yegane) maddedir.

Burada yapılması gereken Rum Siyasi Partiler ile Türk Siyasi Partilerin, Annan Planı görüşmeleri başlamadan evvel bir araya gelmesi ve ortak bir deklerasyon (açıklama) ile bu maddeye itirazları olduğunu ve bu maddenin iptal edilmesini veya değiştirilmesini talep ettiklerini açıklamalarıdır.

Direkt olarak Annan’ın ve indirekt olarak BM’nin bu itirazı kabul etmesi durumunda ortaya bu tür anlaşmazlıkların çıktığı maddelerde ne yapılacaktır veya üzerinde mutabakata (anlaşmaya) varılamayan bu maddeler nasıl giderilecektir diye ikinci bir sorun çıkacaktır. Bu sorunun giderilmesi artık tamamen taraflara kalmaktadır ve taraflar anlaşılamayan madde üzerinde tartışırlarken  en az elli yıl geriye dönüp bakmalılar ve geçmişte yapılan hataların nelere mal olduğunu bir kere daha hatırlayarak orta yolu veya ortak mutabakatı bulmak için gayret göstermelidirler. Herkesin artık kalıcı bir barış istediği ve çocuklarını gelecekte barış dolu, silahların gölgesinde olmayan, huzur içinde yaşanılacak günler bırakmak arzusunda olduğu ortaya çıkmıştır.

12 Ocak 2004
Annan Planı Maddeleri için yorumlar kapalı
Okunma 632
bosluk

Yalçın Ruhi Ağabey!

Yalçın Ruhi Ağabey!

Mağusa’mızın çok sevilen bir ismi idi Kaptan YALÇIN RUHİ Ağabey. Nur içinde yatsın, geçen gün onu maalesef zamansız kaybettik.

28 Kasım 1934 Mağusa doğumlu idi Ruhi dayının büyük oğlu Yalçın Ağabey.

Babası Ruhi dayı önceleri liman ambarlarında çalışıyordu sonra Gümrük Dairesine geçmeye hak kazandı ve Gümrük Memuru oldu. Unutmayın 1930 yılları ve İngiliz dönemini konuşuyoruz. O dönemde bırakın İngiliz Sömürge İdaresinde memur olmayı, okumuş Türklerin sayısı bile parmakla gösterilecek kadar azdı.

Babası Ruhi dayı limanda çalışırda Yalçın ağabeyin paçalarına deniz suyu deymez olurmu?.   16 yaşında çok iyi bir derece ile mezun olduğu İngiliz okulundan dosdoğru ve de burslu olarak İngiltere’ye gider  ve Southampton Üniversitesindeki Denizcilik bölümüne girer. 19 yaşında Üniversite’den mezun olduğunda mükemmel ve bir İngiliz ayarında İngilizce konuşan birinci sınıf bir Denizci olur. Bir müddet İngiliz gemilerinde çalışır ve sonra da 1950’li yılların ortalarında adaya döner.

Ama adada artık huzur ve barış sona ermiş, EOKA’nın İngilizlere karşı saldırıları başlamıştır.

EOKA’ya karşı TMT kurulur ve Yalçın Ağabey’de TMT saflarında yerini alır.  İşte o günlerde, İngiliz Sömürge İdaresinde silah taşımanın cezasının ölüm olduğu günlerde, Türkiye tarafından Kıbrıs’lı Türklere gönderilen ve Bladanisyo’dan (Balalan) adaya çıkarılan silahların teknelerden boşaltılmasında ve adaya dağıtılmasında aktif görevler üstlenir.

Yalçın Ağabey, bir gün kendisine, dönemin etkin lideri Sayın Rauf Denktaş’a götürülmek üzere verilen “Takarof “marka bir tabancayı arabasına saklar ve yola çıkar. Yolda, uçan sineği bile yoklayan İngiliz askerleri tarafından durdurulur ve yoklanmak istenir. Durduranlar İrlanda kökenlidir ve Yalçın Ağabey, mükemmel ve İngiliz aksanlı İngilizcesi ile İrlandalı askerlerle içli dışlı olur, sohbeti koyulaştırır ve yoklanmadan oradan ayrılmak başarısını göstererek  emanetini teslim eder.

1977 yılında İngiltere’de 9 aylık bir “Survey” kursuna katılır ve ülkemizin ilk diplomalı Surveyör’ü olur. Engin “Ticari Gemi Deniz Taşımacılığı” bilgisi kendisine Panama’nın KKTC’deki Denizcilik Ataşesi olmasının kapısını açar. Ülkemizdeki her halde Türkiye dışındaki ilk ve son yabancı bir ülkenin Deniz Ataşesi idi Yalçın Ağabey. Doğu Akdeniz’deki tüm Panama Bayraklı gemilerin Survey ve  Ticari sefer evrakları onun elinden ve onayından geçerdi.

Denizcilik ve Deniz Taşımacılığı konusunda bu kadar bilgili ve yabancı bir dili bu kadar iyi bilen Yalçın Ağabeyin niçin Liman Reisi yapılmadığını, niçin Limanlar Dairesi Müdürü yapılmadığını ve niçin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığına getirilmediğini hala anlayabilmiş değilim. Ondan çok şeyler kazanabilir, çok şeyler öğrenebilirdik.

Şubat-Mart-Nisan 2004 aylarında, Uluslar arası Lefkoşa havaalanında yapılan toplumlararası görüşmelere katılması ve benim yerime başkan olması için çok yalvarmıştım kendisine. Sağlığını öne sürüp maalesef kabul edememişti önerimi. Ama gene de benim gizli bilgi kaynağım ve taktik hocam olmuştu, görüşmeler sürerken.

Nur içinde yat Yalçın Ağabey. Sen başarılı, çalışkan, titiz, dürüst, neşe saçan, dünya iyisi ve hepimize örnek olan bir insandın ve hep anılarımızda öyle kalacaksın. Seni hiç unutmayacağız…!

12 Ocak 2004
Yalçın Ruhi Ağabey! için yorumlar kapalı
Okunma 118
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar