Otur Oturduğun Yerde!

Otur Oturduğun Yerde!

Prof. Dr. Ata Atun

Bu sözü ben söylemiyorum, Kıbrıs Türklerine de söylenmiyor.

Bu sözü Türkiye de söylemiyor, Türkiye’ye de söylemiyorlar.

Bu sözü Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Avrupa Birliği ve anaları Yunanistan, perdelerin arkasında artık fısıltıyla değil, yüksek sesle söylüyor kendilerine. Bazen birlikte, bazen de gerekli olduğu ayrı ayrı zamanlarda…

Bilindiği üzere Yunanistan Başbakanı Kriyakos Miçotakis bugün Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapacak ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Gerçekte bu görüşme 2023 yılının Aralık ayında Atina’da her iki lider tarafından karşılıklı imzalanan “Atina Bildirge”sinin yarattığı dostluk ve işbirliği temelindeki yeni dönemin ilk görüşmesi.

Aralık ayında Atina’da gerçekleştirilen Erdoğan-Miçotakis görüşmesinin tutanaklarında, görüşme sonrası karşılıklı imzalanan Atina Bildirgesi’nin içeriğinde ve bugün Ankara’da gerçekleşecek görüşme programında “Kıbrıs konusu” yok. Ki Avrupa Birliği Devlet Başkanları zirve toplantıları içinde, sonuncusu hariç Kıbrıs konusu hiç yer almadı. Tam tersine birçok AB lideri tarafından yapılan açıklamalar, “Türkiye’yi karşımıza alamayız”, “Türkiye ile ilişkilerimizi bozamayız” mealinde idi.

Avrupa Birliği’nin Aralık ve Mart zirvelerinde ertelediği Türkiye konusunu son zirve toplantısında Kıbrıs Rumlarının bitmek bilmeyen istekleri sonrasında, “stratejik tartışma” kapsamında “kerhen” ele aldı. Tartışmalardan sonra yayınlanan kararda, “Avrupa Birliği’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortamda ve Türkiye ile işbirliğine ve karşılıklı yarara dayalı bir ilişkinin geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” ifadesi yer aldı.

Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) bu tavsiye kararını, sanki de Türkiye’ye karşı çok önemli bir zafer kazanmış gibi yükseltmeye, önem kazandırmaya ve pazarlamaya çalışıyor ama daha ilk tepki anası Yunanistan’dan “Otur oturduğun yerde” anlamına gelecek manevralarla geldi. Aklınca KRY, bu tavsiye kararı sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı müzakere masasına oturtacak ve müzakereleri istediği gibi sonuçlandıracaktı. Ne Cumhurbaşkanı Tatar, ne de TC. Dışişleri Bakanlığı, bırakın dikkate almayı, selam bile vermediler KRY’ye ve AB’nin tavsiye kararına. Zira Türkiye rest çekilecek, gözden çıkarılacak bir ülke değil. Bölgede yıllar içinde değişime uğramış olan politik, ekonomik ve askeri dengeler Türkiye’yi çok öne çıkarmış ve jeopolitik olarak Türkiye’ye inanılmaz bir önem kazandırmış durumda. Bunun en önemlilerinden biri, Uzak Doğu’dan yapılan deniz yolu taşımacılığının süresini Süveyş Kanalı yoluna kıyasla 15 gün kısaltan ve Basra Körfezindeki Irak’a ait Fav Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine Türkiye’den kesintisiz ulaşım sağlayacak “Kalkınma Yolu” projesi.

Atlantik İttifakı’nın (ABD ve AB), Akdeniz’e kıyı ülkelerin ve Şanghay İşbirliği Teşkilatı ülkelerinin zaman zaman dile getirdikleri “Doğu Akdeniz başta olmak üzere bölgede, Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir enerji projesi başarılı olamaz” tanımlamasının vücut bulacak hali bu.

Öte yandan Atlantik ittifakının “Hasta Adamı” Avrupa Birliği’nin kendi içindeki sıkıntıları da cabası. Birliğin lideri Almanya, inanılmaz bir ekonomik sıkıntı içinde ve fırsatını bulunca AB’den çıkmayı planlıyor. Asya’nın ve Uzak Doğu’nun devleri Çin ve Rusya, AB’ye “ABD’nin kulu kölesi olmaktan çık artık” tavsiyesinde bulunuyorlar.  

En önemlisi de, AB Konseyi ile AB’in yasa yapıcı kurumu olan ve AB Bütçesine onay veren “Avrupa Parlamentosu”na girecek 705 milletvekilinin belirlenmesi için 6-9 Haziran tarihleri arasında yapılacak olan seçim.

Siyasi partilerin propagandalarına bakılınca görülen, seçim sonrasında AB’de esaslı kararların alınacağı. Bu kararlar içinde de Rumların tüm gayreti ve karalamalarına rağmen Türkiye’yi zora sokacak bir adımın olması muhtemel görünmüyor.

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

14 Mayıs 2024
Otur Oturduğun Yerde! için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

KÖŞE YAZI’m Rusça Gazetede

KÖŞE YAZI’m Rusça Gazetede

KKTC’de Rusça yayın hayatına başlayan NOVOSTI KIPRA adlı gazetede KÖŞE YAZI’m manşetten yayınlandı.

————————-

Региональные балансы стремительно меняются

Профессор д-р Ата Атун

Решение Турции полностью прекратить торговлю с Израилем, скорее всего, вызовет ряд новых событий в ближайшие месяцы, которые серьезно повлияют на стратегию Израиля по агрессии, геноциду и истреблению палестинского народа.

Израиль занимает 12-е место среди стран, в которые Турция экспортирует больше всего товаров.

Согласно данным Турецкого статистического института (TurkStat), объем торговли между Турцией и Израилем в 2023 году составил 6,8 миллиарда долларов, 76 процентов из которых приходится на товары, проданные Турцией Израилю.

Кроме того, Израиль осуществляет сухопутный импорт через Турцию, особенно стратегических товаров, таких как нефть. Поэтому несомненно, что введение Турцией ограничений на провоз через ее территорию и порты товаров, которые Израиль покупает у третьих стран, сырья и резервных руд, необходимых Израилю для производства, особенно нефти, которую Израиль покупает у Азербайджана, поставит израильскую экономику в затруднительное положение. (Зависимость Израиля от Турции в этом отношении во много раз превышает зависимость Турции от Израиля).

Учитывая эти факты, решение Турции полностью прекратить взаимную торговлю с Израилем напоминает политику глобальной изоляции, которую многие страны проводили в последние годы XX века против режима «апартеида» в Южно-Африканской Республике, безжалостно внедрявшего идею превосходства белых европейского происхождения над другими расами, включая приостановку купли-продажи всех товаров и услуг, разрыв политических и дипломатических отношений.

Последнее правительство Южно-Африканской Республики, сформированное белыми европейского происхождения, которому удавалось более века поддерживать режим апартеида с помощью грубой силы в дополнение к военным и полицейским силам, при этом белые не подвергались никаким арестам, было раздавлено этими глобальными изоляциями и сдалось. Апартеид был похоронен на пыльных страницах истории, чтобы никогда не вернуться. 

Следует отметить, что решение Турции направлено в первую очередь не против израильского народа. Причина этого решения – отстранение от власти израильского правительства, упорно проводящего политику геноцида в условиях глобальной изоляции, и прекращение нападений на палестинский народ и Газу.

Безусловно, если некоторые страны, обладающие здравым смыслом, примут решение Турции о прекращении торговли с Израилем за пример и решат прекратить торговлю с Израилем в ближайшие дни, это поставит Израиль в сложную ситуацию, несмотря на всю поддержку, которую США оказывали/будут оказывать Израилю.

На данном этапе фактор США и турецко-американские политические и экономические отношения начали выходить на первый план и приобретать все большее значение. Несколько дней назад 57 членов Демократической партии в Палате представителей США обратились к президенту Джо Байдену с просьбой прекратить помощь Израилю, заявив, что продолжение атак Израиля поставит регион на грань войны, которую Израиль и США не могут себе позволить, а заявление правительства США о том, что оно уважает решение Турции, свидетельствует об изменении регионального баланса.

В ближайшие недели можно говорить о том, что Израиль в значительной степени потеряет глобальную поддержку, быстро перейдет к изоляции, и в результате правительство, выступающее за геноцид, покинет власть, нападения прекратятся, а палестинское государство добьется больших успехов на пути к признанию.   

Профессор, д-р (инженер-строитель), доцент, д-р (UA. Relations) Ата АТУН

Член Консультативного совета при президенте ТРСК

Депутат Республиканской ассамблеи ТРСК 1-го срока

10 Mayıs 2024
KÖŞE YAZI’m Rusça Gazetede için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Regional Balances Are Changing Rapidly

Regional Balances Are Changing Rapidly

Prof. Dr Ata Atun

Turkey’s decision to completely stop its trade with Israel is likely to trigger a number of new developments in the coming months, deeply affecting Israel’s strategy of aggression, genocide and extermination of the Palestinian people.

Israel is the 12th country to which Turkey exports the most.

According to Turkish Statistical Institute (TurkStat) data, the volume of trade between Turkey and Israel in 2023 was $6.8 billion, 76 per cent of which consisted of goods sold by Turkey to Israel.

In addition to this, Israel imports overland – especially strategic products such as oil – through Turkey. Therefore, it is certain that Turkey’s imposing restrictions on the shipment of products that Israel buys from third countries, raw materials and reserve ores that Israel needs for production, especially the oil that Israel buys from Azerbaijan, through its territory and ports, will put Israel’s economy in trouble. (Israel’s dependence on Turkey in this regard is many times higher than Turkey’s dependence on Israel).

Considering these facts, Turkey’s decision to completely halt mutual trade with Israel resembles and evokes the global isolation policy that many countries implemented in the last years of the 20th century against the ‘apartheid’ regime in the Republic of South Africa, which ruthlessly implemented the idea that whites of European origin were superior to other races, including the suspension of the purchase and sale of all goods and services, and the severing of political and diplomatic relations.

The last government in the Republic of South Africa, formed by whites of European descent, which had managed to maintain the apartheid regime for more than a century with the use of brute force in addition to the military and police force, in which whites were not arrested in any way, was crushed under these global isolations and gave up. Apartheid was buried in the dusty pages of history, never to return. 

It should be noted that Turkey’s decision is not primarily directed against the Israeli people. The reason for this decision is the removal of the Israeli government, which persistently pursues the policy of genocide with its policy of global isolation, from power and the cessation of attacks against the Palestinian people and Gaza.

It is certain that if some countries with common sense take Turkey’s decision to stop trade with Israel as an example and decide to stop their trade with Israel in the coming days, this will put Israel in a difficult situation despite all the support that the US has given/will give to Israel.

At this stage, the US factor and Turkey-US political and economic relations have begun to come to the fore and gain importance. A few days ago, 57 Democratic Party members of the US House of Representatives asked US President Joe Biden to cut off aid to Israel, stating that Israel’s continued attacks would bring the region to the brink of a war that Israel and the US cannot afford, and the US government’s statement that it respects Turkey’s decision indicates that the regional balances have changed.

In the coming weeks, it is possible to say that Israel will lose global support to a great extent, will rapidly move towards isolation, and as a result, the pro-genocide government will leave power, the attacks will stop and the Palestinian state will make great gains towards recognition.   

Prof. Dr. (Civil Engineer), Assoc. Prof. Dr. (UA. Relations) Ata ATUN

Member of the Advisory Board of the TRNC President

TRNC Republican Assembly 1st Term Deputy

8 Mayıs 2024
Regional Balances Are Changing Rapidly için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor

Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor

Prof. Dr. Ata Atun

Türkiye’nin İsrail ile olan ticaretini tamamen durdurma kararı, önümüzdeki aylarda bir takım yeni gelişmeleri tetikleyerek, İsrail’in Filistin halkına uyguladığı saldırı, soykırım ve yok etme stratejisini derinden etkileyecek gibi gözüküyor.

İsrail, Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı 12’inci ülke konumunda.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2023 yılında Türkiye İsrail arasındaki ticaret hacmi 6,8 milyar dolar olup, bu alışverişin yüzde 76’sı Türkiye’nin İsrail’e sattığı mallardan oluşmakta.

İsrail, buna ilaveten kara yolu üzerinden yaptığı ithalatı, -özellikle petrol gibi stratejik ürünleri- Türkiye üzerinden yapmakta. Bu yüzden de, Türkiye’nin kendi toprakları ve limanları üzerinden İsrail’in üçüncü ülkelerden aldığı ürünlerin, üretim için gereksinim duyduğu, hammadde ve rezerv cevherlerin özellikle de İsrail’in Azerbaycan’dan aldığı petrolün sevkiyatına kısıtlama getirmesinin İsrail’in ekonomisini sıkıntıya sokacağı kesin. (Bu konuda İsrail’in Türkiye’ye bağımlılığı, Türkiye’nin İsrail’e olan bağımlılığından kat be kat fazla.)

Bu gerçekler göz önüne alındığında, Türkiye’nin, İsrail ile yapılmakta olan karşılıklı ticareti tamamen durdurma kararı, 20’nci yüz yılın son yıllarında birçok ülkenin Güney Afrika Cumhuriyeti’nde, Avrupa kökenli beyazların, diğer ırklardan üstün olduğu fikrini acımasızca uygulayan “apartheid” rejimine karşı uyguladığı izolasyonu, bütün mal ve hizmetlerin alım ve satışının durdurulmasını, siyasi ve diplomatik ilişkilerin kesilmesini içeren  küresel izolasyon politikasına benzemekte ve çağrıştırmakta.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde bir asırdan fazla bir süre ile asker ve polis gücüne ilaveten beyazların hiçbir şekilde tutuklanmadığı kaba güç uygulaması ile apartheid rejimini sürdürmeyi başarmış Avrupa kökenli beyazların oluşturduğu son hükümet, bu küresel izolasyonların altında ezilmiş ve pes etmişti. Apartheid uygulaması da bir daha geri gelmemek üzere tarihin tozlu sayfalarına gömülmüştü.  

Şunu da belirtmek de yarar var ki, Türkiye’nin bu kararı esas itibarıyla İsrail halkına yönelik değil. Bu kararın alınmasının nedeni, küresel izolasyon politikasıyla soykırım politikasını ısrarla sürdüren İsrail hükümetinin iktidardan gönderilmesi, Filistin halkına ve Gazze’ye yönelik saldırıların durması.

Özellikle bazı sağduyu sahibi ülkelerin de Türkiye’nin İsrail ile ticareti tamamen durdurmak uygulamasını örnek alıp ileriki günlerde İsrail ile yapmakta oldukları ticareti durdurma kararı almalarının, ABD’nin İsrail’e verdiği/vereceği tüm desteğe rağmen İsrail’i zora sokacağı kesin.

Bu aşamada, ABD faktörü ve Türkiye-ABD siyasi ve ekonomik ilişkileri ileri çıkmaya ve önem kazanmaya başlamış durumda. Birkaç gün evvel, ABD’de 57 Demokrat Partili Temsilciler Meclisi üyesinin, İsrail’in saldırılara devam etmesinin bölgeyi, İsrail’in ve ABD’nin göze alamayacağı boyutta bir savaşın eşiğine getireceğine değinerek ABD Başkanı Joe Biden’dan İsrail’e yapılan yardımların kesilmesini istemesi ve de ABD hükümetinin, Türkiye’nin bu kararını saygı ile karşıladığını açıklaması, bölgesel dengelerin değiştiğine işaret etmekte.

İleriki haftalarda, İsrail’in küresel desteği büyük oranda kaybedeceğini, hızla yalnızlaşmaya doğru gideceğini ve bunun sonucu olarak da soykırım yanlısı hükümetin iktidardan gideceğini, saldırıların duracağını ve Filistin devletinin tanınma yolunda büyük kazanımlar elde edeceğini söylemek mümkün.    

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili

8 Mayıs 2024
Bölgesel Dengeler Hızla Değişiyor için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk

We Own Cyprus

We Own Cyprus

Prof. Dr. Ata Atun

This was the catchphrase of the Greek Cypriots between the years 1960 to 2017 in Cyprus.

The Greek Cypriots and Greeks, who leaned their backs to the Atlantic Alliance and the Christian world, thought and acted as if the island of Cyprus was their private property, their homeland, an integral part of the Great Byzantine Kingdom, and kept saying “We are the owners of Cyprus”.

In order to cleanse the island of Cyprus from the Turkish Cypriots, relying on the Atlantic Alliance and the Christian world, they applied the genocide, same as the armed attacks in Gaza of today, to us, the Turkish Cypriots during years 1963 to 1974.

When the Atlantic Alliance and the Christian world, which claim to be the flag bearers of “Human Rights, Peace and Justice”, did not raise voices such as “What are you doing, stop the massacres and genocide, you are violating human rights”, the brutal genocide they inflicted on us continued for 11 years till 1974.

They thought that they had the right to take away all the materialistic and spiritual life opportunities of the Turkish Cypriots by the armed attacks, to crush the Turkish Cypriots, to destroy them, to squeeze them into a tiny area like three percent of the island and only allow them to breathe, and they thought they were successful with the full scale support of the Atlantic Alliance and the Christian world.

In the second stage of the so-called negotiations that started in 1968, they would get up from the negotiation table whenever they felt like it, they would immediately reject the peaceful proposals made to them, they would try to corner the Turkish Cypriots by making proposals that would never happen and could not be accepted, they would put them in a difficult position and try to put them in a guilty position. Although it was agreed at the last stage of these negotiations to grant partial autonomy to the Turkish Cypriots, the Greek Cypriot leader of the period, Makarios, said, “I will not give the Turkish Cypriots even a neighbourhood headman ship, let alone an autonomy”, revealing that the negotiations were made for show and ended them.

Such was the mindset of the Greeks, such was the idea that they owned the island of Cyprus.

In July 1974, when the Colonels’ Junta in Greece staged a coup d’état on the island, overthrew the 1960 Republic of Cyprus, declared the “Hellenic Republic of Cyprus”, annexed the island to Greece and declared it as part of the Greece, the situation suddenly changed. Turkey, as a guarantor, had to intervene in order to re-establish the abolished 1960 Republic of Cyprus in the manner and method clearly stated in Annex 1, Article 4 of the 1960 Constitution of the Republic of Cyprus. In this way, the Turkish Cypriots were freed from captivity and were able to establish their own sovereign state in the northern parts of the island.

The negotiations, which started in 1977 to stop the armed conflicts on the island of Cyprus and to restore the 1960 Republic of Cyprus, ended in 2017 in Crans Montana, where the last stage of the negotiations was held, with the Greek Cypriots leaving the table due to their megalomanic and maximalist demands and behaviours.

The power and effectiveness of the Atlantic Alliance, which has been going on in the world since 1945, has started to decrease. The political and economic support of the Russian Federation and its allies, which unconditionally supported the Greeks and Greek Cypriots within the Christian world, came to an end. In the process, the mountains on which the Greek Cypriots had leaned and cocked their backs collapsed.

Once upon a time they were saying “We are the owners of the island of Cyprus. Whatever we say, whatever we want, only happens”. By the time the political situation dramatically changed. The Greek Cypriots and Greeks are now begging and pleading for the Turkish Cypriots to sit at the negotiation table. They are trying to get the support of the strong partners of the Atlantic Alliance such as the UN, the US and the EU to intervene, but no positive results.

It is time for them to pay for “obstructing the two peoples on the island from living in PEACE”, which they are the cause of the failure of the Annan Plan by voting “NO – OXI” in the Annan Plan referendum held on April 24, 2004, relying on the Atlantic Alliance and the Christian world…

Prof. Dr. (Civ Eng), Assoc. Prof. Dr. (Int Rel) Ata ATUN

Advisory Board Member of the TRNC President

TRNC Republican Assembly 1st Term Deputy

8 Mayıs 2024
We Own Cyprus için yorumlar kapalı
Okunma
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-1 kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar