Rumların hükmü ne kadar

Rumların hükmü ne kadar

İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz’in Türk-İsrail ilişkilerini normalleştirme anlaşması kapsamında İsrail MEB’indeki yataklardan başlayıp Rum MEB’i içerisinden geçerek Türkiye’nin Güney sahillerine ulaşacak 500 km uzunluğundaki boru hattı yapılacağını ve İsrail gazının en güvenli bir şekilde Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılacağını açıklayınca Rumlar’da şafak attı. Steinitz’in bu açıklaması Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i, Rum hükümetini ve Rum siyasileri bayağı endişelendirdi. Endişelendirmekten öteye bütün dünyalarını kararttı.

 

Geçmiş yıllarda İsrail ile yaptıkları birtakım ikili anlaşmalarla İsrail’i Türkiye’den koparabilecekleri hayaline kapıldılar. Zannettiler ki İsrail ne pahasına olursa olsun kendilerini Türkiye’ye tercih edecek, aynen 1 Mayıs 2004 yılında AB’ye giriş nedenleri olan AB’yi arkalarına alıp Türkiye’yi adadan atabilecekleri stratejisini İsrail ile de yürürlüğe koyacaklar ve Türkiye’yi dört bir taraftan düşmanlarla sararak ekonomik, siyasi ve askeri baskı altına alabilecekler. Sonra da Türkiye üzerinde AB, İsrail ve Mısır sayesinde dayanılmaz baskılar uygulayıp adadan atacaklar. Kantara’daki keçiler bile güler bu hayali senaryoya.

 

İsrail kaçın kurası. Kıbrıs Rum Yönetimi gibi dünyada saygınlığı olmayan devletleri parmaklarında fırıldak gibi oynatırlar. Biraz da diklenirlerse karşılarında susta durdururlar.

 

Kıbrıs Rum Yönetimi içine düştüğü ekonomik krizi, daha doğrusu iflası önlemek için bu yıl Avrupa Stabilite (Denge sağlamlığı) Mekanizması’ndan 6.3 milyar Avro, Dünya Bankasından da (IMF) bir milyar Avro borç aldı ve o sayede ayakta durabilmeyi başardı. Rumlar, İsrail öksürse yıkılacak acizlikte olduklarının farkında bile değiller. Yurtiçi Toplam Hasılasının yüzde 108.90 kadarı borcu var halen. Yani ürettiklerini yemeyip içmeyip, hiçbir yatırım yapmayıp ve memurlarını ödemeden bir kenara koysalar gene borçlarını ödeyemezler durumdalar. İhracatları ise topu topuna 2015 yılında 5.9 Milyar dolar Dolar (Bakınız: http://www.sigmalive.com/en/news/economy/142113/anastasiades-cyprus-exports-improved-throughout-2015#.dpuf)

 

Rum Yönetimi lideri Anastasiadis apar topar İsrail’e, tüm diplomatik teamüllere aykırı olarak yıldırım bir ziyaret yaptı ve açıkça İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’dan Türkiye ile işbirliği yapmamalarını talep etti. Aklınca Anastasiadis çok kurnaz ve boyuna posuna bakmadan İsrail’i Türkiye ile işbirliği yapmamaya ikna edecek ve Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazdan mahrum edecek!

 

Kendilerine öyle bir güvenleri var ki bu Rumların, olmayan ve daha yeryüzüne çıkmamış, çıkarılmamış ve çıkarılma olasılığı da halen tartışmada olan doğalgaz ile Rum Enerji bakanı Lakkotripis boyuna bakmadan Türkiye’yi tehdit edebiliyor ve Kıbrıs’taki siyasi sorun çözülmeden Türkiye’yi seçenek olarak bile ele almayacaklarını belirtiyor. Lakkotripis’in bu davranışı tam da “tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok”a uyuyor.

Hayal ve beklentileri şu; İsrail iki paralık Rumları, Türkiye’ye tercih edecek ve Anastasiadis istedi diye Türkiye ile tüm bağlarını koparıp sırtını dönecek!

Gerçekte Ortadoğu’da son bir ay içerisinde yaşanan politik gelişmeler gösteriyor ki, Rumlar çok güvendikleri dağlara karların yağdığının ve soğuktan bir köşede büzüşüp kalacak olanın da yine kendileri olacağının halen farkında değiller.

 

Prof. Dr. Ata Atun

ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

27 Temmuz 2016

 

 

26 Temmuz 2016
Rumların hükmü ne kadar için yorumlar kapalı
Okunma 115
bosluk

Rumlar iştaha geldi

Rumlar iştaha geldi

15 Temmuz gecesinde Türkiye’de yaşananlardan sonra gözümüz kulağımız hep kuzeye, anavatan Türkiye’ye dönük. Adeta nefes almadan Türk medyasını takip ediyoruz Türkiye’de nelerin olup bittiğini anlamak için. Bu günler içinde Kıbrıs Rum tarafı yansa, kül olsa bile pek dikkatimizi çekmeyecek neredeyse.

 

Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi, Türkiye’de yaşanan darbe olayından sonra Atina’da kendilerine özgü bir “Kriz komitesi” kurdular ve bu komitenin ilk toplantısı da bugün yapılacak olan Atina toplantısı içinde yer alacak. Gerçekte bugünkü toplantının amacı ve ana gündemi “Kıbrıs sorunu ve bölgesel işbirlikleri” idi ama “Türkiye’deki darbe girişimi ve darbe sonrası” İngilizcesi ile “The day after” konusu gündemin içine kondu.

 

Bugünkü toplantıya, Kıbrıs Rum Yönetiminden Rum Dışişleri bakanı Yoannis Kasulidis ve Rum Hükümet sözcüsü Nikos Hristodulidis, Yunanistan’dan da Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocias ve Yunanistan Başbakanlığı bürokratları katılıyor.

 

Kocias Atina toplantısından 3 gün evvel Anasdtasiadis’e kalın bir “Güvenlik Dosyası” gönderdi. Dosyanın bir bölümü Kıbrıs-İsrail-Mısır ilişkileri, diğer bölümü enerji güvenliği, son bölümü de KKTC-Türkiye ile ilgili.

 

Rum lider Anastasiadis yurt dışına gitmeden önce Türkiye’de yaşanan darbe ile ilgili olarak Jeostratejik Araştırmalar Konseyi’ni Başkanlık Sarayında topladı ve toplantı tam 2 saat sürdü. Toplantının ana konusu “Adadaki Türk askeri, Türkiye’nin bundan sonra Kıbrıs konusunda neler yapabileceği, Türk ordusunun olası saldırısı” ve benzeri konular oldu.  Jeostratejik Araştırmalar Konseyi’nin Başkanı Lefkoşa Üniversitesi Rektörü Mihalis Attalidis. Üyeleri arasında Türkiye’de üniversite eğitimini tamamlamış ve Türkçeyi İstanbul aksanı ile mükemmel konuşan Kıbrıslı Rumlar da bulunmakta. Konsey gerçekte bir danışma kurulu ve görevleri de Türkiye’yi aralıksız izlemek ve yorumlamak. Hazırladıkları raporlarla da Anastasiadis’i bilgilendirmek.

 

Jeostratejik Araştırmalar Konseyinden sonra Savunma Konseyi’ni de topladı Anastasiadis. Belli ki bir paranoya içine girmiş ve fırsattan istifade “Türkiye’yi tekrardan uluslararası camia içinde nasıl suçlarım” modunda.

 

Rum hükümeti ve Rum lider Anastasiadis, pazartesi günü Rum siyasi parti liderlerini saraya çağırdı ve Türkiye’de yaşanan darbe olayı ile ilgili bir buçuk saat süren bir değerlendirme toplantısı yaptılar. Buna ilaveten Rum Milli Muhafız Ordusuna da talimat verdi ve “Türkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Kıbrıs” konusunda iyi bir araştırma yapmalarını talep ederek, 27 Temmuz Salı günü Rum Askeri Konseyi’ni toplantıya çağırdı.

 

Rum Askeri Konsey Toplantısı gündeminde Türkiye’deki darbe ilk sırada yerini alırken, Savunma bakanlığı ve Kıbrıs Üniversitesi rektörlüğü işbirliği ile sürdürülen “Profesyonel Ordu kurulması” konusu ikinci sırada. Kıbrıs Rum Yönetimi hızlı bir şekilde Profesyonel Ordu kurulmasını sonuçlandırmak niyetinde. Hedeflerinin içinde Yunanistan’dan adaya paralı asker getirmek ilk hedef.

 

Rum tarafını iyi takip etmekte fayda var.

Fırsat bu fırsat diyerek şimdiki uluslararası propagandalarını “Güvenlikle İlgili Tezlerimiz Doğrulanıyor” üzerine kurdular, Türkiye’nin Garantörlüğünü ve Garanti Anlaşmasını tekrar öne çıkaracaklar…..

 

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

22 Temmuz 2016

 

 

21 Temmuz 2016
Rumlar iştaha geldi için yorumlar kapalı
Okunma 130
bosluk

Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar

Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar

Bundan tam 42 sene evvel üzerimde Mücahit elbiselerim, ayağımda postallarım, başımda kaskım Mağusa’da havanımın başında mevzideydim. Üzerimize yağan havanların, yanımızdan geçip patlayan dom-dom kurşunlarının haddi hesabı yoktu.

 

1974 Barış HarekatıŞaşkınlık dolu, heyecan dolu, korku dolu ilk beş dakikadan sonra Kıbrıs Türkçesinde kullandığımız yerel tabirle herşey frivil, doğru yazılışı “Free Wheel”, Türkçe manası ile “hızla boş viteste gitmek” oldu. Ne korku kaldı, ne heyecan ne de şaşkınlık. Hepsi bir tarafa saçıldı, geriye var olabilmek için savaşmak duygusu ve galip gelmek için elden gelen herşeyi yapmak isteği ve enerjisi geldi. Ölüm korkusu hak getire, ilk beş dakikadan sonra o da uçup gitmişti.

 

15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntasının gönderdiği subayların komutasındaki Rum Milli Muhafız Ordusunun yaptığı darbe sonrası Makarios devrilmiş, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti lav edilmiş ve yerine de “Kıbrıs Helen Cumhuriyeti” ilan edilmişti. Dönemin tek TV’si olan Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonu (Türkçe KRYK, İngilizce CYBC) ekranlarına çıkan çiçeği burnunda darbeci Cumhurbaşkanı Nikos Sampson da darbenin 3. günü Kıbrıs Helen Cumhuriyeti’nin Yunanistan’a bağlandığını dile getirerek “Enosis”i ilan etmişti. Zannetmişti ki Türkiye yaptıklarını seyredecek ve kabul edecek.

Bu gelişmeleri dikkatle takip eden Ecevit-Erbakan Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetleri, 1955 yılından beri adada yaşananları, 1963-1974 yılları arasında Kıbrıslı Türklere uygulanan “Soykırımı” göz önüne alarak ve “Garantör” olarak 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası Ek I, Madde 4 uyarınca kendisine verilen hakları, uluslararası hukuka uygun olarak kullanıp, aynen söz konusu anayasada belirtildiği gibi “1960 yılında ilan edilmiş Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü tekrardan yerine koymak” için adaya askeri müdahalede bulundu.

 

Gerçekte TSK’nın müdahalesi öncelikle EOKA’cılar ile Solcular ve Komünistler arasında başlamış olan iç savaşta on binlerce Rum’un birbirlerini öldürmesine mani olmuş, sonra da bizler Kıbrıslı Türklerin toptan Rumlar tarafından yok edilmesini önlemişti.

 

  1. Harekatın bittiği 16 Ağustos 1974 tarihinden sonra Rumlar gasp ettikleri “Kıbrıs Cumhuriyeti”nden vaz geçmemek için garantör devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm çağrılarına rağmen “1960 yılında ilan edilmiş Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü tekrardan yerine koymak” yoluna gitmediler ve müzakereleri de, aynen 1977 yılında dönemin Rum Cumhurbaşkanı Makarios’un tavsiye ettiği gibi “Türkiye’nin zayıf bir anını yakalayana dek kerhen masaya oturmayı ve sürdürmeyi” tercih ettiler.

Akıllarınca 80 milyonluk Türkiye bir gün gelecek ve zayıf düşecek, 800 yüz bin kişilik Kıbrıs Rum halkının ihtiyatlarla ve paralı askerlerle birlikte zoru zoruna oluşturduğu 80 bin kişilik ordusu da Türk ordusunu yenecek ve adadan atacak.

 

Rumlara güvenilmemesi ve tatlı dillerine kanılmaması gerektiğini, ele geçen ilk fırsatta bizlere saldırmaktan çekinmeyeceklerini dile getirdiğimiz ve doğruları söylediğimiz vakit, aramızdaki gözleri kör, beyinleri yıkanmış birçok malum kişi bize saldırmaktan hiç çekinmedi bugüne değin.

 

Neyse ki 18 Temmuz 2016 pazartesi günü, günümüzdeki Rumların lideri Anastasiadis’in ruhani lideri olduğu DISY partisinin eski milletvekili Hristos Rotsas ağzından baklayı çıkarıverdi. Hristos efendi özetle “Makarios’u dinlemeliydik ve hazırlıklı olmalıydık. 42 yıl boyunca böylesi bir fırsat için hazırlık yapmalıydık ve 15 Temmuz gecesi Türkiye’de darbe girişimi yapılırken, biz de adanın kuzeyinde bulunan Türk Ordusuna saldırıp 43 bin Türk askerini esir almalıydık. Yönetimin başında ben olsaydım hepsini Baf ve Vasiliko’ya götürür, kendi bölgemizde garantiye alırdım. Türkiye’yi de bir daha geri dönmemek üzere adadan atardım”  dedi.

Bu hayal ürünü megalomanik saçmalığın referans bilgileri aşağıdadır.

Radyo yayını: https://soundcloud.com/107-6-eu/18a-5

İngilizce Açıklama: http://cyprus-mail.com/tag/former-disy-mp-christos-rotsas/

Rumca açıklama: http://www.newsbomb.com.cy/politikh/story/662793/rotsas-gia-praxikopima-toyrkias-tha-mporoysame-na-aixmalotisoyme-toyrkoys-stratiotes

Türkçe özet metin:  http://www.turkajansikibris.net/XmlWebService/create_press_releases.php?type=greek&export_type=html

 

Bu sözleri söyleyen de 1999 yılında Rum lider Glafkos Klerides kabineye DISY milletvekili Ouranios Ioannides’i Bakan olarak atayınca, seçimi kaybetmiş olmasına rağmen bu atama nedeni ile boşalan milletvekili koltuğuna mevcut yasalar çerçevesinde Milletvekili olarak oturan, asıl mesleği de Muhasiplik olan Kıbrıslı Rum Hristos Rotsas.

 

Hem 43 bin Türk askerini esir alacak, hem 8 bin Güvenlik Kuvvetleri mensubunu esir alacak, bunları bir gecede, herhalde 500 vagonluk bir trenle,  Kıbrıs’ta Türkiye’nin bilemeyeceği bir yere götürecek ve Türkiye’ye yukarıdan muzaffer bir komutan edasıyla bakarak, istediklerini dikte ettirecek….

Bu adamlarla boşuna müzakere masasına oturuyorsun Sayın Akıncı. Harcadığın zamana yazık.

 

1974 Barış Harekatında bizleri soykırımdan kurtaran Türkiye Cumhuriyeti’ne, kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine, Mücahit kardeşlerime teşekkür ederken, şehitlerimizi saygı ile anar, mekanlarının Cennet olmasını diler, gazilerimize şükranlarımı sunarım.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

20 Temmuz 2016

 

19 Temmuz 2016
Barış Harekatı ve adadaşlarımız Rumlar için yorumlar kapalı
Okunma 172
bosluk

15 Temmuz darbesi ve PKK terörü

15 Temmuz darbesi ve PKK terörü

 

Anavatan Türkiye’de binbir zorlukla, kan, ter, gözyaşı ve yokluk pahasına kurulan demokrasiye 1960 yılında ilki gerçekleştirilen darbe ile birlikte irili ufaklı aşağıdaki müdahaleler oldu.

27 Mayıs 1960 darbesi,

22 Şubat 1962 Talat Aydemir başkaldırısı,

20 Mayıs 1963 Talat Aydemir ayaklanması

12 Mart 1971 muhtırası,

12 Eylül 1980 darbesi,

28 Şubat 1997 YAŞ toplantısı kararları,

15 Temmuz 2016 kalkışması,

 

Bu darbelerin tümünü de fiilen içinde görev yaparak yaşamadım ama gerek radyolardan, gerekse de basından an be an takip edebilmek ve nelerin olup bittiğini anlayabilmek olanağım oldu.

Bunlara ilaveten Irak’ta General Abdulselam Arif’in 1963 yılında gerçekleştirdiği darbeyi basından takip ederken, Ahmed Hasan Bekri’nin 1968 yılında yaptığı darbeyi de fiilen Bağdat sokaklarında yaşadım.

1967 yılında gerçekleşen Araplarla İsrail arasındaki “6 gün savaşı”nı gün be gün Irak’ta Araplarla birlikte heyecanını çekerken, 1973 yılında gene Araplarla İsrail arasında yer alan Yom Kippur savaşını da basından ve Televizyondan dakika dakika takip etmek olanağım oldu.

Kıbrıs’ta da 1963 olaylarını, 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan’dan gönderilmiş subayların Makarios’a karşı yaptıkları darbeyi ve 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Mutlu Barış Harekatını elde silahla başından sonuna kadar yaşadım.

 

Bu darbelerin ve savaşların tümü de bana farklı farklı politik, bölgesel siyaset, silahlı darbe, halk ayaklanması ve savaş yöntemleri bilgisi verdi. Zaman içinde üniversite eğitimimi, yüksek lisansımı ve doktoramı İnşaat Mühendisliği bilim dalında yaparken bu bilgileri kullanamadım ama “Uluslararası İlişkiler” dalında yüksek lisans ve Doktoramı yaparken bunların hepsinin bana kazandırdığı açık ve kapalı bilgiler ile milletvekilliğim döneminde edindiğim siyasi altyapı, rahmetlik Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Bey ile olan çalışmalarım, Annan Planı döneminde yaptığım görüşmecilik ve III. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu döneminde bulunduğum Danışma Kurulu üyeliği, siyaset ve politika ile ilgili bilgi dağarcığımı ağzına kadar doldurdu.

 

15 Temmuz günü yaşanan darbe girişimi bana farklı sinyaller verdi. Aklımda birkaç komplo teorisi uçuşmaya başladı olayları Televizyon ekranlarından seyrederken ve Türkiye’nin ileri gelen siyasilerinin açıklamalarını dinlerken. Gözlerim aniden Güney Doğu Anadolu’ya ve o bölgede 1982 yılında başlayan PKK faaliyetlerine, son on yılda söz konusu bölgede yaşanan olaylara ve son yıllarda da anakentlere sıçratılan terör faaliyetlerine döndü.

 

Türkiye’de terörle ve PKK ile mücadele de edinilen deneyim sonrasında, gün geçtikçe, terörün önlenip azalacağına artması bana uzun zamandır çok garip geliyordu. Sanki de dışardan ve içerden senkronik bir şekilde müdahalede bulunan bir el, bir güç, bir odak TSK’nin ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin terörle mücadelede başarılı olmasını istemiyordu ve görünmez bir frene basıyordu.

Nedense 15 Temmuz darbesi sonrasında Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde ve Yargı mekanizmasında yapılacak temizliğin, sanki de ‘terörle mücadeleyi temelinden değiştireceği’ inancı ve düşüncesini oluştu içimde, olayları izlerken ve geçmişte yaşananlarla harmanlarken….

Dileğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin, bu kara geceyi demokrasi bilgeliğine çevirmesi ve yeni güzelliklere kapı aralamasıdır.

Acımız ancak öyle dinecektir.

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

18 Temmuz 2016

17 Temmuz 2016
15 Temmuz darbesi ve PKK terörü için yorumlar kapalı
Okunma 829
bosluk

Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak

Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak

Türkiye’nin Isparta ilinde “Yalvaç” isimli bir ilçe var. Umarım adını duymuşsunuzdur, umarım gitmişsinizdir de. Gitmediyseniz “hayatta görmeniz gereken yerlerden bir tanesidir. Mutlaka gidin” tavsiyesinde bulunmak isterim.

 

Ben bayram da eşimle birlikte Yalvaç’a gittim. Eşimin anne ve babasının doğup büyüdüğü ve yetiştiği yer… Tüm akrabalar da orada.

 

Yalvaç, Türkiye’nin ikinci “Citta Slow” yaşam yeri. Yani geleneklerini hala koruyan, itiş kakışı olmayan, sessiz, sakin ve insanları mükemmel olan bir ilçe. İlçe sakinleri ve ilçe halkı daha dejenere olmamış yani yozlaşmamış. Yüzyıllardır süregelen geleneklerini hala koruyorlar. Bir birlerine hala çok bağlılar. Akrabalık duyguları ve bağı en üst düzeyde.

 

Yalvaç’a gidince kendimi 1960’ların Mağusa’sında veya Lefkoşa’sında sandım. Herkes herkesi tanıyor ve saygı, sevgi, güleryüz her yere hakim. Hapishanesi boş. Hapishane Müdürü ve diğer görevliler boşuna maaş alıyorlar sanki de.

 

Yollar parke. Asfalt yol yok denecek kadar az ilçede. Trafik yoğun değil, korna sesi ise hiç yok.

Yalvaç’ta en çok dikkatimi çeken ise yarım asır önce kurulmuş olan Müze. Ne Mağusa’da ne de Lefkoşa’da halen daha dört dörtlük bir müze yokken, Yalvaç Müzesi bundan 150 sene önce başlayan kazılar sonrasında 1963 yılında kurulmuş. Toplam olarak 26 bin 255 eser var bu küçük ilçenin boyundan çok büyük müzesinde. Bundan 100 yıl kadar önce kurulan kütüphanesi de olağanüstü zengin. İnanılmaz kitaplar ve eski eserler var kütüphanesinde.

 

Yalvaç İdadisi yani Lisesi ise 1915 yılında, tam bir asır önce, daha Isparta veya çevre illerde lise yokken kapılarını kız ve erken öğrencilere açmış.

 

Bana göre en dikkat çekici özelliklerinden bir tanesi de “Ahilik geleneği”nin halen devam ediyor olması.

 

Eşimin annesinin evinin arka kısmında yer alan Pazar yerinde her Pazartesi günü,  çevre köylerden gelen ve yöresel kıyafetlerini giymiş halkın da katılımıyla çok renkli ve zengin görüntülerin yer aldığı “Yalvaç pazarı” kuruluyor. Bu pazarın en büyük özelliği ise pazardaki tezgahların ve işyerlerinin, 8 asırdır toplu halde söylenen “Hayır Duası” ile açılması.  Esnaf ve halk tarafından bu duanın pazara, bereket ve bolluk getiren bir gelenek olduğuna inanılıyor. Belediye hoparlörlerinden bir hoca tarafından canlı olarak okunan duaya, pazarcı esnafı, alış veriş için pazara çıkan halk ve sokaktaki vatandaşlar da dua boyunca oldukları yerde durarak ellerini açıp “Ya İlahel Alemin!

Senden Rahmetini celp edecek fiilleri işlemeyi, ilahi vaadin olan Rahmetini, Mağfiretini diliyoruz. Bizleri Mağfiret eyle Ya Rabbi.

Allah’ım bizleri günahlara dalmaktan faydasız hayat yaşamaktan emin ve mahfuz eyle Ya Rabbi.

Allah’ım; bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlardan, nefsimizin kötülüklerinden sana sığınıyoruz. Bizi sırat-i müstakimden ayırma Ya Rabbi.

Ya Rabbel Alemin bizleri yücelt, eksiklerimizi gider, bizleri salihamellere ve güzel Ahlaka ulaştır. Bizi iyi kulların arasına ilhak eyle Ya Rabbi.

Allah’ım işlerimizi kolaylaştır, rızkımızı bollaştır, bizleri haramdan uzaklaştırıp, helaline yaklaştır Ya Rabbi.

Allah’ım bizleri alış verişlerimizde dürüst olmayı, aza kanaat etmeyi, helalinden kazanmayı nasip eyle Ya Rabbi.

Ya İlahel Alemin ; Yurdumuzu ve bilhassa güzel Yalvaç’ımızı her türlü semavi ve arızi afetlerden, musibetlerden emin ve masum eyle Ya Rabbi.

Dualarımızın kabulü için, alış verişlerimizin bereketli olması için ve bilhassa Allah rızası için; El Fatiha” duasına ve duanın sonunda da Fatiha süresini birlikte okuyarak eşlik ediyor….

 

İnanılmaz güzel, inanılmaz semavi.

 

Tüm bunların yanında Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden birine ev sahibi yapıyor Yalvaç… Psidia Antiochia antik kenti, Yalvaç’ta, şehir kıyısında bulunuyor. Psidia Antiochia bir zamanlar Anadolu’daki en büyük kentlerden biri olarak adlandırılıyor.

Göller bölgesinin, güllerle anılan güzel ilçesi Yalvaç’ın, kültürden tarihe, doğal güzelliklerden mutfağına kadar anlatılacak o kadar çok şeyi var ki…

En iyisi siz Yalvaç’a gidin ve tüm bu güzellikleri yaşayın…

 

 

Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya  ata.atun@gmail.com

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

15 Temmuz 2016

 

 

14 Temmuz 2016
Citta Slow Yalvaç’ta yaşamak için yorumlar kapalı
Okunma 308
bosluk
Prof. Dr. Ata ATUN Makaleleri, Özgeçmişi, Yazıları Son Yazılar FriendFeed
Samtay Vakfı
kıbrıs haberleri
kibris 1974
atun ltd

Gallery

Şehitlerimiz-amblem kktc-bayrak kktc-tc-bayrak- kktc-tc-bayrak kktc-tc-bayrak-2 kktc-tc-bayrak-3

Arşivler

Son Yorumlar