ELAM Rum Ulusal Konseyinde
İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Başkanı Nikos Anastasiadis, danışmanlık rolünü garanti altına alacak belirli koşullar altında Ulusal Konsey’in yeniden oluşturulmasına (işleyiş şekline) yönelik bir öneriyi, önümüzdeki hafta mecliste temsil edilen siyasi parti başkanlarına sunmaya hazırlanıyor.
Rum halkı ve Rum basını devamlı olarak Anastasiadis’i müzakerelerle ilgili karartma uygulamakla suçluyor. Bazı Rum siyasi partiler de, bu suçlamanın bir parçası olmamak için de zaman zaman Rum Ulusal Konseyinde kendilerine dağıtılan belgeleri dışarı sızdırıyor. Ve doğal olarak da, basına yapay olarak yansıtılan bilgiler ile gerçekte müzakerelerde nelerin konuşulduğu arasındaki fark bir anda ortaya çıkıyor ve karşılıklı suçlamalar da başlıyor. Rum basını Anastasiadis’e, Türk basını da ketum olduğu gerekçesi ile Akıncı’ya saldırıyor.
Nikos Anastasiadis bu suçlamalardan kurtulmak için birçok kez gerek partilere gerekse halka, gizli diplomasiye müdahil olmasının söz konusu olmadığını net bir şekilde dile getirdi, buna ilaveten de Kıbrıslı Rumların endişelerine yanıt vermeyecek herhangi bir çözümü referanduma götürmeyi kabul etmesinin söz konusu olmadığını söylemeye başladı.
Yani Anastasiadis’e göre çözümden tüm Rumlar mutlu olacaklar ama Türkler azınlık oldukları için, mutlu olsalar da olur, olmasalar da!
Anastasiadis, bundan sonra devam edilecek müzakerelerde Kıbrıslı Türklerin endişelerini görmezlikten gelmeyeceyeceği ama Kıbrıslı Rumların beklentilerine saygı duyulacağı önkoşuluyla da müzakerelerin yoğunlaştırılacağını kaydediyor. Bu şekilde gidilirse bu yıl içerisinde çözüm sağlanmasının mümkün olabilecekmiş. Tam da bu tür hayali düşünce ve planları tanımlamak için kullanılan bir cümle var Kıbrıs dilinde “hikayeden düdük” diye. Aynen buna benziyor Anastasiadis’in söyledikleri.
Zaten Ulusal Konsey’in işleyiş şeklinin tekrardan ele alınmasındaki gerekçe de bu müzakerelerdeki gizlilik.
Anastasiadis, belirlenecek işleyiş çerçevesine partilerin uymasının garanti altına alınmasını, gizliliğe önem verilmesini, buna bağlı olarak gizliliğin nasıl sağlanacağının da garanti altın alınmasını istiyor. Yani hiç kimse müzakerelerin gidişatı ile ilgili dağıtılan evrakı basına sızdırmayacak artık. Sızdıramayacak ama Ulusal Konsey’den de haber sızdıranı atmak gibi bir yetkisi ne Anastasiadis’in ne de bir başkasının var. Bunlar Anastasiadis’in kendi hayalleri ve istekleri sadece.
ELAM Rum Temsilciler Meclisinde 2 koltukla temsil edildiği için artık Ulusal Konseyde de yeri var. Başkan Hristos Hristu artık Rum Ulusal Konsey’inin doğal üyesi. Konseyde ELAM Başkanı Hristos’u destekleyen veya da Hristos ile aynı düşüncede olan Rum Ortodoks Kilisesinin başı Başpiskopos II. Hrisostomos, Rum Milli Muhafız Ordusu Komutanı Korgeneral Georgios Mpasiakoulis, Meclis Başkanı Şilluris, DIKO Başkanı Nicolas Papadopulos, EDEK Başkanı Marinos Sizopulos, Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theokharus’un temsilcisi ve Vatandaşlar Birliği Başkanı Yorgos Perdikis bulunmakta.
Bu grupla aynı fikirde olmayanlar AKEL Başkanı Andros Kyprianou, eski Başkan (VI.) Dimitris Hristofyas ve eski başkan (III.) Yorgos Vasiliu var sadece. Kyprianou ile Hristofyas Komünist, Vasiliu ise Liberal görüşteler.
Ben bu, üyelerini tek tek tanıdığım ve kafa yapılarını bildiğim Rum Ulusal Konseyinden Türklerin lehine ne çıkacak, Türklerin hangi hakları korunacak, Türklere hani haklar layık görülecek gerçekten de çok merak ediyorum…
Rum Ulusal Konseyi’nde yer alan bu kafa yapısındaki üyeler ile Kıbrıs müzakereleri 2021’e kadar sürer ve de asla bitmez, kim ne derse desin.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
13 Haziran 2016
Rumlar bu Kıbrıs adasında bizlerle dostça yaşamak mı istiyorlar, yoksa bizi dünyadan koparıp “Ayrıcalıklı azınlık” statüsünde köle yapmak için mi uğraşıyorlar pek anlamış değilim.
Bir taraftan masada, eşit siyasi haklara sahip iki devletten oluşacak iki bölgeli ortak bir devlet kurmak için görüşmeler yapılıyor, diğer taraftan Avrupa Birliğinde, Türkiye sayesinde delebildiğimiz bazı izolasyonların daha da ağırlaştırılması için Rumlar var güçleri ile girişimler yapıyorlar. Açıkçası masada yüzümüze güler gibi yaparken, Avrupa Birliği içinde ve dünya politik arenasında her fırsatta sırtımıza bıçak saplamaya çalışıyorlar. Bu nasıl adadaşlık, bu nasıl ortaklık görüşmesi anlamak mümkün değil.
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin son aldığı kararla, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ülkeleri, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye ile havacılık anlaşması yapma yetkisini Avrupa Komisyonu’na vermesi ile Türkiye ile AB arasında kapsamlı havacılık anlaşması görüşmelerinin başlamasının önünün açılmasına Rumlar itiraz ediyorlar ve fena halde karşı çıkıyorlar.
Gerekçeleri ve isteklerinin odak noktası de Ercan Havaalanı. Kıbrıslı Türkler, Ercan havaalanını kullanamasınlar ve Rumların kontrolündeki Larnaka havaalanı vasıtası ile dış dünya ile iletişim kurabilsinler. İstiyorlar ki;
– Ercan havaalanı kapatılsın veya da Rum Sivil havacılık Teşkilatı yönetimi altına girsin.
– Lefkoşa FIR hattını kullanan uçaklar, yani Türkiye’den Ercan’a sefer yapan uçaklar, Ercan Kontrol kulesi ile görüşmesin, Larnaka Havaalanı Kontrol kulesi ile görüşüp ona göre uçuşlarını düzenlesinler.
– Türkiye, 13 Anayasa maddesi tek taraflı olarak Rum Temsilciler Meclisinde sadece Rum milletvekillerinin kararı ile değiştirilip, Türklerin ortaklık haklarının yok edildiği yasadışı ve hukuk dışı anayasal haydutluğa rağmen, gerçekte hiçbir siyasi meşruiyeti olamayan sözde Kıbrıs Cumhuriyetini tanısın.
– Türkiye deniz ile hava limanlarını sözde Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklı gemi ve uçaklara açsın.
– Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti hava alanlarından kalkan uçaklar, Türkiye hava sahasını hiçbir kısıtlama olmadan kullansın.
– Sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bahsederken “İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti” tanımını kullanmasın.
Rumlar KKTC’den bahsederken, “sahte devlet” diyebilecekler, KKTC Cumhurbaşkanından bahsederken “Sahte devletin sahte Cumhurbaşkanı” diyebilecekler veya “Sahte devletin Başbakanı” veya da “Sahte Bakan” diyebilecekler ama ne biz ne de Türkiye, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi” veya “İşlevsiz Kıbrıs Cumhuriyeti” diyemeyeceğiz.
İşte Rum olmak böyle bir şey.
Nalıncı keseri gibi her şeyi kendine doğru keseceksin.
Her şey ve yapılan tüm işlemler senin çıkarına olacak.
Senin yaptığın infazlar, soygunlar, köy yakmaları, toplu katliamlar, Türk köylerindeki ev, dükkan, zahire ve hayvan yağmacılığı, Türk topraklarına el koyup senelerce bir tek kuruş ödemeden toprağı kullanmak unutulacak, hasır altı edilecek, Avrupa Birliği içinde asla dile getirilmeyecek ve konu edilmeyecek ama BM Güvenlik Konseyi’nin 18 Kasım 1983 tarihinde aldığı insanlığı yüz karası 540 no.lu izolasyon kararına rağmen Kıbrıslı Türklerin ellerinde kalmış olan kısıtlı olanaklar yok edilecek ve Kıbrıslı Türkler topluca Rumların hükümdarlığı altına girmeye zorlanacak. Buna cicili biçili bir de isim bulmuşlar “Ayrıcalıklı Azınlık…”
İşte böyle bir şey Rumlarla adadaş olmak. Sadece vereceksin, almak yok.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
10 Haziran 2016
Anastasiadis’in sinsi hesapları
Anastasiadis’in kafasına bugünlerde, Kıbrıslı Türkleri nasıl pasifize ederim, nasıl uluslararası politikadaki konumlarını ve önemlerini aşağı çekerim ve adanın kuzeyini masa üstünde hukuksal oyunlarla nasıl ele geçirim fikirleri egemen olmuş durumda.
Ayrıca kafasında, her Kıbrıslı Rum’un ve Yunanlı Helen’in vazgeçilmez bir şekilde istedikleri ve düşledikleri olan adanın kuzeyini Avrupa Birliğinin desteği ile bir tek mermi atmadan, politik yollardan ele geçirmek planı bulunuyor. Anastasiadis’te bu düşünce artık tutkuya dönüşmüş. Zaten hangi Kıbrıslı Rum bu sihirli Rum Yönetimi Başkanlığı koltuğuna otursa, hedefi aniden yön değiştiriyor, meydanlarda verdiği çözüm vaatlerini unutuyor ve “Kıbrıs Fatihi” olarak Helen tarihine geçmek doğrultusunda çalışmaya başlıyor.
“Kıbrıslı Türklerle kardeşiz, birlikte adada ortak bir devlet kurup barış içinde yaşayacağız” propagandası ile seçim kazanan, dönemin Kıbrıs’taki Komünist ilkeleri savunan ve günümüzden 90 yıl önce “Kıbrıs Komünist partisi” adı altında kurulmuş olan AKEL’in Genel Sekreteri Dimitris Hristofyas bile, o koltuğa oturunca yıllarca savunduğu fikirlerini ve inançlarını değiştirmişti. Daha gençlik yıllarında AKEL’in parti içi eğitimlerinde almaya başladığı “halkların kardeşliği” doktrinini, Moskova’da gördüğü yüksek eğitimi döneminde pekiştirip neredeyse betonlaştırmış olmasına rağmen, Başkanlık koltuğuna oturunca unutuvermişti. Daha doğrusun kendisine adeta silah zoru ile unutturulmuş, cansiperane bir biçimde savunması ve arkasında dimdik durması için önüne Helen çıkarları konmuştu. Başkanlığı döneminde karşısında aynı ekolden gelen bir Kıbrıslı Türk’ün oturuyor olmasına rağmen, müzakereler hüsranla sonuçlanmış, bir arpa boyu yol bile alınamamıştı.
Anastasiadis’in de bunlardan hiçbir farklı tarafı yok. Zaten EOKA mantığının hakim olduğu bir partinin Genel Başkanı olarak Başkanlık seçimine girip kazandığından, Kıbrıslı Türklerle ortak bir devlet kurulmasına da pek sıcak bakmıyor, daha doğrusu hiç inanmıyor. Kafasındaki planlarda, kendi boyunun Türkiye’nin boyuna eşit olduğunu düşünüyor ve Kıbrıslı Türklerle müzakere etmek yerine, bizleri azınlık sınıfına indirgeyip, Türkiye ile görüşmeyi ve müzakereleri Türkiye ile sürdürmeyi planlıyor.
Bir taraftan Türkiye düzeyinde müzakereleri devam ettirmek girişimlerini yoğunlaştırırken, diğer taraftan da Avrupa Birliği’nin tüm olanak ve birimlerini kullanarak Kıbrıs adasının kuzeyini hukuksal ve politik yollardan, bir tek mermi dahi atmadan ele geçirmeye çalışıyor. Bunun için de çok yönlü olarak girişimlerini başlatmış durumda. Müzakere masasına ise kerhen, sadece zaman kazanmak amacı ile oturuyor. Hedefi, adanın kuzeyini ele geçirmekle ilgili sinsi planlarını perde arkasından, çaktırmadan ve kimseye hissettirmeden yürütebilmek için zaman kazanmak.
Kıbrıs Rum Yönetimi, her koldan Kıbrıslı Türkleri izolasyon altına sokmaya ve dünya ile ilişkilerinin önünü kesmeye çalışıyor. Bütün istekleri ve hedefleri, Kıbrıslı Türkler dünya düzeninin nimetlerinden faydalanmak istiyorlarsa önce Kıbrıs Rum Yönetiminin adanın tümü üzerindeki egemenliğini tanımaları, sonra da dünya ile bağlarını Kıbrıs Rum Yönetiminin ilgili birimleri üzerinden sağlamaları. Tabii Rumların izin verecekleri ölçü düzeyinde.
Anastasiadis Avrupa Birliği Komisyonunda (Bakanlar Kurulunda), KKTC sınırları içinde kalan 1974 öncesi Rumlara ait olan toprakları üzerinde dokunulmazlık ve mülkiyet sahipliliğinin dondurulması kararını çıkarttırmaya çalışırken, Avrupa parlamentosu Milletvekili Eleni Theoklaus da Ercan Havaalanının kapattırılması girişimlerini başlattı.
Kıbrıslı Rumların tek bir hedefleri var. Kıbrıslı Türkleri Türkiye’den koparmak, Rum Yönetiminin altına “Ayrıcalıklı azınlık” olarak monte etmek ve KKTC topraklarını da hukuksal ve politik yönden Kıbrıs Rum Yönetimi idaresi/ egemenliği altına sokmak.
Rumların bunu sürdürmeye devam etmeleri durumunda, bizim yapmamız gereken de ayrılmayı pekiştirecek adımlar atmak olmalıdır, ta ki Rumlar bizi eşit ortak olarak kabul edene dek…..
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
8 Haziran 2016
Yosif V. Stalin adıyla tanınan tarihin en büyük diktatörlerinden biri olan Yosif Visaryonoviç Cugaşvili, İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde (SSCB) Parti liderliği, Hükümet Başkanlığı ve Sovyet Orduları Başkomutanlığı görevlerini bir arada yürüttü. İkinci Dünya Savaşının sonlarına doğru, Kırım Tatarlarının 18 Mayıs 1944’te sürgüne gönderilmesi emrini verdi.
Kırım Tatarlarının sürgünü, 18 Mayıs 1944 tarihinde Kırım’ın tüm yerleşim yerlerinde başladı. Sürgün emrinin eksiksiz yerine getirilebilmesi için 32 binden fazla, dönemin SSCB’sinde İçişleri Halk Komiserliği olarak bilinen NKVD’nin özel birlikleri görev aldı. Sovyetler Birliği’nin “Gizli Polis Teşkilatı” (OGPU) ve ÇEKA’nın yerini alan “Devlet Güvenlik Baş Müdürlüğü” (GUGB), NKVD’nin en çok bilinen ve en korkunç birimleriydi.
Bu insanlık dışı olayda toplam olarak 193 bin 865 Kırım Tatarı, evlerinden, yurtlarından koparılarak trenle, son derece kötü koşullarda, oturma yeri dahi olmayan susuz, yemeksiz, tuvaletsiz ve penceresiz tahta hayvan vagonların içinde sürgüne gönderildi. Aylarca süren insanlık dışı yolculuk sonunda bunlardan 151 bin 136 tanesi Özbekistan S.S.Cumhuriyetine, 8 bin 597 tanesi Mari Özerk S.S.Cumhuriyeti’ne, 4,, bin 286 tanesi Kazakistan S.S.Cumhuriyeti’ne ve geriye kalan 29 bin 846 kişi de Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti’nin çeşitli oblastlarına (eyaletlerine) taşındı.
18 Mayıstan, 10 Kasım 1944 tarihine kadarki süreç içerisinde Özbekistan’a sürülen Kırım Tatarlarından 10 bin 105 kişi açlıktan öldü. NKVD verilere göre nüfusun yüzde yirmisini oluşturan yaklaşık 30 bin kişi, Kırım Tatar araştırmacılarına göre de nüfusun neredeyse yarısı (% 46) bir buçuk yıl içinde öldü.
Sürgün boyunca, 68 bin sürgüne gönderilen Kırım Tatarı yani toplam nüfusun yaklaşık % 45’i, açlık, susuzluk ve hastalık nedeniyle öldü. Kayıtlara göre, pek çok Kırım Tatarı, Sovyetler GULAG sistemi tarafından yapılan büyük ölçekli projeler için köle koşullarında işçi olarak çalıştırıldı.
17 Mayıs 2016 Salı günü, Kırım Tatar Sürgününün 72. yıldönümü arifesinde, Ukrayna’nın farklı yerlerinde düzenlenecek etkinlikler kapsamında Kiev’in 165 numaralı okulundaki öğrencileri için Kırım Tatar sürgün kurbanları anısına ders düzenlendi. Okul Müdiresi Bayan Lyudmila Vaşkulat, “Kültürlerin karşılıklı zenginleştirilmesi herkes için faydalıdır. Bu tür etkinlikleri düzenlemek çok önemli. Tohumları ekmek önemli. Sürgün, canlı bir tarih ve çocuklara canlı tarih örneklerini anlatarak eğitim vermek en iyisidir” diyerek anı dersinin gerekçesini açıkladı.
Bu özel derse katılan Ukrayna Müslümanları Dini İdaresi Müftüsü Said İsmagilov, sürdürdükleri haklarını savunma mücadelesinde Kırım Tatarlarını desteklediğini belirterek, “Kardeşlerimizin anısını, bu korkunç sürgün sırasında ölen Kırım Tatarlarının anısını anmak bizim kutsal görevimiz. Günahlar, geçmişte ve şu an işlenen suçlar hakkında hiçbir zaman susmamalıyız. Eğer biz susuyorsak, suç ortağı oluyoruz” diyerek anı dersi ile ilgili düşüncelerini ortaya koydu.
Bizim ülkemizde ise bazı aklı evveller, 1963-1974 yılları arasında yaşadığımız katliamları, bize silah zoru ile dayatılan insanlık dışı yaşam koşullarını ve uğradığımız soykırımı unutturmaya çalışıyorlar. Utanmadan ve arlanmadan, bir dönem tarih kitaplarımızdan bile çıkardılar yapılan katliamları, yağmalanan evlerimizi, çalınan hayvanlarımızı, el konulan zahirelerimizi ve yakılıp yıkılan köylerimizi.
Kırım Tatarlarından ders almalıyız.
Kırım Tatarları 1944 yılında yaşadıkları lanet sürgünü “Soykırım” olarak tanıtmaya ve kabul ettirmeye çalışırlarken, biz, Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan tarafından bize uygulanan gerçek “Soykırımı”, bazı akılsızların “müzakereler devam ederken Rumları gücendirmeyelim” felsefesi ve yaygarası ile bırakın “Soykırım” olarak tanıtma çalışması yapmayı, kitaplarımızdan çıkarttık.
Geçmişini bilmeyen nesiller yetiştirdik ve şimdi de ağlıyoruz, “gençlik niye geçmişi, Kıbrıslı Rumların bize yaptıklarını ve katliamları bilmiyor” diye…
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
6 Haziran 2016
Son seçimlerden sonra Kıbrıs Rum Meclisine sağcı partiler damgasını vurmuş durumda. Mecliste mevcut 8 partinin yedisi sağcı. Biraz daha açarsam bu sağcılığı, bir tanesi ılımlı sağcı, bir Tanesi Rum milliyetçisi, bir tanesi milliyetçi sosyalist, dört tanesi de aşırı sağcı.
DİKO
Parti adı: Democratic Party, Δημοκρατικό Κόμμα [Dimokratikó Kómma], Demokratik Parti
Siyasi yelpazedeki yeri: Merkez Sağ
Parti Felsefesi ve görüşü: Helen Milliyetçisi,
Başkan Nicolas Papadopulos, Basın Sözcüsü Athos Andoniadis,
Kuruluş tarihi: 1976, Kurucusu, Kıbrıs Rum 2.ci Cumhurbaşkanı Spyros Kypriano
Milletvekili sayısı 9 (Bir önceki seçim 9 Milletvekili çıkarmıştı)
Aldığı Oy oranı yüzde 14.49
Avrupa Parlamentosunda “Progressive Alliance of Socialists ve Democrats group”, Sosyalistlerin ve Demokratların İlerici İttifakı grubu üyesi.
EDEK
Parti adı: Movement for Social Democracy, Κίνημα Σοσιαλδημοκρατών ΕΔΕΚ — Kinima Sosialdimokraton EDEK, Sosyal Demokrasi Hareketi
Siyasi yelpazedeki yeri: Millliyetçi Sosyalist
Parti Felsefesi ve görüşü: Helen Milliyetçisi, Kıbrıs Rum Milliyetçisi ve Sosyal Demokrat
Başkan Marinos Sizopulos, Basın Sözcüsü Marias Papayeorgiu, Başkan yardımcıları Maria Vasiliadu ve Marinos Teodoru, seçim yenilgesi nedeni ile görevlerinden istifa etti.
Vasos Lyssaridis tarafından 1969 yılında “United Democratic Union of Centre, Ενιαία Δημοκρατική Ένωση Κέντρου, Eneia Dimokratiki Enosi Kentrou, Mekezin Birleşmiş Demoktarik Birliği” adı ile kuruldu.
Aldığı Oy oranı % 6.18, Milletvekili sayısı 3 (Bir önceki seçimde 5 Milletvekili çıkarmıştı)
Avrupa parlamentosu “Party of European Socialists” Avrupalı Sosyalistlerin partisi ve “Socialist International” Enternasyonal Sosyalist grubu üyesi.
EDEK’in oyları bir önceki seçimde aldıkları yüzde 8.93’ten yüzde 6.18’e geriledi. %2.75 genel, %30.79 parti oyu kaybı oldu.
Vatandaşlar İttifakı
Parti adı: Citizens’ Alliance, Συμμαχία Πολιτών, Summahia Polton,Vatandaşlar İttifakı
Siyasi yelpazedeki yeri: Kıbrıs Milliyetçisi. Üniter Kıbrıs Devleti yanlısı. Federasyonu kabul etmiyor
Başkanı Yorgos Lillikas (1996 AKEL Milletvekili idi, 2003’de DIKO’ya destek verdi. Basın Sözcüsü daha resmen atanmadı
Kuruluş tarihi 2014, Kurucusu Yorgos Lillikas
Aldığı Oy oranı % 6.01, Milletvekili sayısı 3
Dayanışama Hareketi
Parti adı: Solidarity Movement, Κίνημα Αλληλεγγύη – Kinima Allilegui, Dayanışma hareketi
Siyasi yelpazedeki yeri: Kıbrıs Rum Milliyetçisi, Aşırı Sağcı.
Başkan Eleni Theokharus, Basın Sözcüsü daha resmen atanmadı
Kuruluş tarihi 2016, Kurucusu Eleni Theokharus
Aldığı Oy Oranı % 5.24, Milletvekili sayısı 3
Özel Not: Başkan E. Theokharus, AP Milletvekilliği görevinden yüksek maaş nedeni ile ayrılmayacak ve yerine EVRO-KO Partisi Limasol adayı, 767 oy alan Yorgos Papadopulos meclise girecek.
Ekologlar ve Vatandaşlar Birliği
Parti adı: Ecological and Environmental Movement, Κίνημα Οικολόγων Περιβαλλοντιστών – Kinima Ikologos Perivallontiston, Ekolojik ve Çeverec. Hareket, kısaca Cyprus Green Party, Kıbrıs Yeşiller Partisi olarak anılmaktadır.
Siyasi yelpazedeki yeri: Kıbrıs Rum Milliyetçisi
Başkan Yorgos Perdikis, Basın Sözcüsü daha resmen atanmadı
Kuruluş tarihi 2000, Kurucusu Yorgos Perdikis
Aldığı Oy Oranı % 4.81, Milletvekili sayısı 2 (Bir önceki seçim 1)
ELAM
National Popular Front veya National People’s Front, Εθνικό Λαϊκό Μέτωπο, Ethniko Laiko Metopo, Milli Halk Cephesi veya Milliyetçi Halkın Cephesi
Siyasi yelpazedeki yeri: Aşırı sağcı, Helen Milliyetçisi
Başkan Hristos Hristu, Basın Sözcüsü Geadis Geadi
Kuruluş tarihi 2008, Kurucusu Hristos Hristu
Aldığı Oy Oranı %3.71 , Milletvekili sayısı 2
Avrupa parlamentosunda Euroscepticism veya EU-scepticism veya anti-EUism yani Avrupa Birliği karşıtı grup üyesi.
Bir önceki seçimlerde aldı yüzde 1,08’lik oranı yüzde 3,71’e yükseltti (26 mart 2014 tarihinde Limasol’da KKTC 2.ci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a saldırmışlardı.
Maronitlerin Özel Statülü Milletvekili Yannakis Musas,
Latinlerin Özel Statülü Milletvekili Andonella Mandovanis
Ermenilerin Özel Statülü Milletvekili Vartkes Mahdessian
Özel Statülü Milletvekili: Meclis Kürsüsünden konuşabilir, öneri yapabilir ama oy kullanamaz.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com veya ata.atun@gmail.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
3 Haziran 2016